YOZGATLI bir vatandaş ile sohbet eden, müziğe meraklı bir isim Yozgat’ı görmek istediğini söyler.
Gerekçesi ise Yozgat türkülerine olan hayranlığı ve ilgisidir.
Bağlama çalan birisi olarak, koskoca THM repertuarında ‘Yozgat mızrabı’ veya ‘Sürmeli mızrabı’ ya da ‘Nida Mızrabı’ diye bir halk müziği tavrı bulunduğunu belirtir.
Hakikaten de öyledir.
Bizim halk müziğimizde Yozgat mızrabı diye bir mızrap vardır ve bağlama icracılarının en fazla zorlandığı yöresel tavırlardan bir tanesi de Yozgat tavrıdır.
Bunları duyunca tekrar vatandaşın Yozgat’a gelme arzu ve isteğini hatırladım.
Devamında ise karamsarlığa kapıldım…
Neden mi?
İstanbul gibi büyük ve koca bir vilayette Yozgat türküleri vesilesiyle Yozgat’ı merak eden vatandaş, buraya gelse ne görecekti ki?
Yozgat mızrabından örnekler sunan mahalli sanatçılar mı kaldı?
Yozgat kültürünü anlatabileceğimiz mekanlar, topluluklar mı var?
Yozgat’ta Yozgat türküsünü bilmeyen, sanattan bir haber, sözde sanat topluluklarını ziyaret edecek ve boşuna o kadar yol kat ettiğini anlayınca, hayal kırıklığına uğramayacak mı?
Nida Tüfekçi’nin heykelinin dahi şehre fazla geldiği için parka taşındığını öğrenirse ne olacak?
Abbas Sayar’ın Yozgatlı olduğunu, lakin Yozgat’ta sadece her sene birkaç gazetecinin mezarını ziyaret etme dışında, kentte kendisinin adının dahi anılmadığını da duyarsa?
Misalleri uzatmak mümkün lakin burada noktalayalım. Bence Yozgat türkülerine duyulan ilgi neticesinde Yozgat’a gelmesi hiç de mantıklı değil. Onun yerine TRT İstanbul Radyosu’ndan ‘Çamlığın Başında Tüter Bir Tütün’ türküsünü dinlemek daha mantıklı.
Neme lazım gelir, adamı çamlığa almazlar, üst kısımlara çıkmanın yasak olduğunu belirtirler, göletin önünde fotoğraf çekinmek istediğinde karşıdan sert bir düdük duyar falan…
Hiç gereği yok yani.

ALANLARDA DA GÖRELİM
İki gündür sosyal medyada herkes çevreci ve doğacı oldu. Herkes Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından düzenlenen fidan dikim kampanyasına, sosyal medya üzerinden katılım sağlıyor.
Hatta birçok kişi katılım ve teşekkür belgesi gibi şeyler de yayınlıyor. Şimdi hepinizin doğa ve yeşil sevgisini, inşallah günü gelince dikim alanlarında da görürüz. Gazeteci olarak orada bulunacağım için, iyi bir gözlem yapma imkanım da olacak.Beyler, lütfen sosyal medyada katıldığınız kampanyaya, dikim alanlarında da katılınız.
Unutmayınız sosyal medyadan diktiğiniz hiçbir fidan büyümez.Sosyal medyadan çam fidanlarını sulamanız mümkün değildir. Sosyal medya üzerinden yapılan paylaşımlarla Türkiye’yi yeşil vatan yapamayız. O yüzden bu ilgiyi dikim alanlarında da görelim.

SORULAR
-Arabaşı yaptırsak acep hamuru tutar mı?
-Türkiye’de bizim stattan daha soğuk 
bir stat var mıdır?
-Kırmızı antifiriz ile diğerinin arasındaki 
fark nedir?
-Neden tüm yakınlarımız farklı illerde ve 
yanımızda değiller?

HADİ İYİSİNİZ…
Yozgat’ın kışı geldi ve kapıya dayandı.
Soğuklar başladı. Yüksek rakımlı yerlerde kar görmek mümkün.Bu saatten sonra inşaat ve iş sezonu bitmiştir. Projedir, vaattir, iştir artık başka bahara… Zaten rahat olanlar ‘hele dağların karı erisin’ diyerek ilkbahara kadar yatabilirler.
Haydi selametle…