TBMM’de geçtiğimiz gece milletvekillerine bir dizi haklar verildiğini öğrendik.
Bunlardan bir kaçının kırmızı ışıkta geçme, çakar diye tabir edilen lamba takma gibi şeyler olduğunu okuduk.
Haliyle vekillerin kendilerine böyle bir ayrıcalık tanıdığını düşünenler, vekilleri eleştiri yağmurunu tuttu.
Ben ise hemen Yozgat’ı hatırladım…
Yozgat’ı hatırlayınca, vekillere tanınan bu hakkı fazlasıyla geride bırakan şeyler aklıma geldi.
Biz vekilleri eleştiriyoruz da, onlara verilen hakkı yanlış buluyoruz da, diğerlerinin verilmediği halde kendinde hak bulduğu uygulama ve davranışları neden hatırlamıyoruz?
Örneğin araç trafiğine kapalı olan, esnafın aracını sokmasının yasak olduğu, mal indirmek için el araçları kullandığı alana sadece ‘partili’ olan vatandaş arabasını nasıl park edebiliyor?
Orası otopark alanı mı?
Orası sadece belli partiye mensup isimlere mi açık?
Evinin rızkını kazanmaya çalışan esnafa kapalı, partiye çıkmak isteyen partiliye serbest…
Otoparklar konusunda da durum aynı değil mi?
Halka ücretli olan otopark alanları, kimlere ücretsiz tanımlı?
Sistemden kontrolünü yapmak keşke mümkün olsa…
O zaman ak ile kara ortaya çıkar.
Ücretsiz toplu taşıma hakkına sahip olan meslek kodlarını kartlarına tanımlatarak, hak etmediği halde ücretsiz toplu taşıma kullananlar yok mu Yozgat’ta?
Önceki yıllarda Yozgat’ta göreve başlayan genç polislerle bir sohbetimiz olmuştu.
Onlara şehirdeki bazı olaylara neden müdahale etmediklerini, neden engel olmadıklarını sormuştum.
Verdikleri yanıt şöyle olmuştu:
“Abi Yozgat’ta kime dokunsak VİP çıkıyor. Birisine gidiyorsun falan partinin yöneticisi, öbürüne işlem yapıyorsun filan partinin yöneticisi. Birisi yanlış yere park etmiş trafik çekecek, falan STK yöneticisi. Birisi polisle sorun yaşamış Bekir Bozdağ’ın adamı. Öbürünü gözaltına alıyorsun muhalif partinin vekilinin arkadaşı. Diğerine yapma diyorsun, iktidarın adamı olmadığımız için bize bu atarı yapıyorsunuz diyorlar. Dolayısıyla burada çalışmak, İstanbul’da çalışmaktan zor” demişti.
Haksız da değil…
Yozgat’ta bazı alanlara basın mensupları Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından verilen kartlarla giremezken, kapıdaki polise ‘falan yerin yönetim kurulu üyesiyim’ dediğinde eli cebinde girmiyor mu?
Demem o ki öyleyse bu hakkı seçilmiş, halkoyları almış vekillere de çok görmemek lazım.
Herkesin günümüzde VİP olduğu…
VİP olmanın adam olmanın önüne geçtiği…
İsminin beş para etmediği düşüncesiyle, adının önüne bir unvan ekleme telaşına düşen insanların cirit attığı…
Günümüzde vekillerin de çakar kullanma, geçiş üstünlüğü gibi haklar talep etmesi oldukça doğal.
Zaten aslında bu hakları Yozgat’ta fazlasıyla kullanmaktaydılar.
Yine bir gün saat kulesinin dibi trafikten ana-baba günüyken, polis fırından ekmek almaya girenleri dahi aracından indirmedi, ceza uygulayacağını söyledi.
Bunun üzerine saatlerdir oradaki trafiği tıkayan ve park edilmiş halde duran aracı gösteren vatandaş, ‘bu aracı neden çektirmiyorsun, bak asıl bu kilitliyor burayı?’ sualini yöneltmişti.
Görevli memur ise ‘bu araç milletvekili aracı’ cevabını verdi.
Bunun üzerine vatandaş, boynunu büküp hızlıca aracını oradan uzaklaştırmıştı.
Zaten kullandıkları bir hakkı legalleştirmiş oldular.
Böylesi hiç değilse insanın zoruna gitmez.
Bu konu hakkında, bu kadar uzun yazmayı düşünmemiştim.
O zaman hemen burada noktalayayım.
Haydi selametle…