Son günlerde ülkemizde yaşanan olaylar bilindiği üzere herkesin malumudur. Bir tarafta hükümet cephesi, diğer tarafta ise kendisine “Hizmet hareketi” diyen kime, neye hizmet ettiği son zamanlardaki olaylarla birbirine karışan bir cemaat savaşı izlemekteyiz. Yıllardır beraber hareket eden hükümet ve cemaat ortaklığının sona ermesiyle azılı bir yarışa ve savaş izlemekteyiz. İşin kötü yanı bir tarafta devlet, karşı tarafta ise bir oluşum ve cemaat izliyoruz. Bu insanlar çıkıp devlete meydan okuyor, mevcut hükümeti düşüreceklerini, bilmem ayın kaçında kaos yaratacak şeyler yayınlayacaklarını belirtiyorlar.
Yıllardır el ele, diz dize ve göz göze olan bu ikilinin savaşından maalesef yine insanımız, yurttaşımız zarar görüyor. Bir taraf çıkıp “Bunlar hırsız çalmışlar bakın dinleyin” diye kaset yayınlıyor, öbür taraf “Bunlar hain, bunların kime hizmet ettiği belli değil, bunlar Pensilvanya’dan emir alıyor” söylemleri havada uçuşuyor.
Asgari ücretli evine ekmek götürme derdinde, eğitim öğretim gören öğrenci kardeşlerimiz harç paralarını, sınav ücretlerini tamamlayıp eğitim öğretimini devam ettirme derdinde, çiftçimiz kafasını gökyüzüne dikmiş bulutları sayarak yağmur beklemekteyken bu zevatlar ülkeyi kaosa ve ameliyata sokma derdindeler.
Vatandaş olarak olaylara uzak kalsak da takip edebildiğimiz kadarıyla durum bu şekilde.
Başbakan kriptolu telefonların dinlediğini söylüyor, cemaat ses kayıtları montaj değil gerçek diyor,  emniyette bir polisin görev yeri değişse cemaatçiydi görevinden alındı yorumları yapılıyor.
Tüm bunların vebali, suçu ve günahı kimde diye sorduğunuzda da hükümet “paralel uzantıııı” diye avazı çıktığınca bağırırken, cemaat ise “Biz sadece hizmet hareketiyiz, mazlumuz, mağduruz” mesajı veriyor.
Seçimlere az bir süre kala kasetlerin, ses kayıtlarının havada uçuşacağı mesajları veriliyor. Bir önceki seçimlerde MHP’yi meclis dışı bırakmak isteyen odaklar şimdi de seçim öncesi yeni kasetlerin, yeni ses kayıtlarının çıkacağı tehdidini savuruyor. Sosyal ağlarda 25 Mart tarihinde hükümetin düşürüleceği gibi paylaşımlar yapılıyor.
Hükümeti düşürecekseniz eğer 25 Mart değil 30 Mart’ta sandıkta gereğini yapabilirsiniz. Türkiye Cumhuriyeti artık üzerinde birilerinin ameliyat yapacağı, kaos çıkaracağı, kardeşi kardeşe düşüreceği ve dış mihrakların elini uzatıp karıştıracağı bir ülke değildir.
Gelinen süreçte hükümetin taviziyle bir yerlere gelen insanlar Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne meydan okuduğunu unutmamalıdır.
Hükümetler geçici devlet ise kalıcıdır. Bugün ülkemizde hükümet yanlısı olsun veya olmasın, mevcut iktidarı sevsin veya sevmesin eğer birileri iktidara duyduğu öfkeyi ve kini devlete yani millete uzatırsa ve izlediği yolda demokrasi dışı olursa millette o zaman gereğini yapar.
Bu ülke Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu ve yüce Türk milletine emanet ettiği Türkiye Cumhuriyeti’dir. Binlerce şehit verdiğimiz aziz Anadolu toprakları üzerinde yeri ve zamanı geldiğinde bu ülkenin genci de, yaşlısı da ortaya çıkar ülkesini ve milletini koruma görevini üstlenir. Bu konuda da ilk adımı yüce milletimiz 30 Mart’ta demokratik yollarla sandığa giderek gerçekleştirecektir.
Kimse huzurumuzu bozmasın, yanlışa adım atmasın. Hükümet gereğini yapsın mazlum edebiyatı yapmak yerine devlet adamlığı ve hükümet olmanın gereğini uygulasın.