BİZ tartışma işini güzel yapanlardanız.
Olmuş-bitmiş meseleleri oturup saatlerce tartışırız.
Halbuki mesele ‘keşke’ ile başlayan cümleler noktasına gelmiştir.
Ama bu bizim için pek bir şey ifade etmez, biz yine de tartışırız.
Ayrıca yaptığımız her tartışma da her iki taraf da ‘ben söylemiştim’ diye tamamlar cümlesini.
***
Tartışma meselesinden örnekler verecek olursak:
-Hükümet Konağı’nın yeri doğru muydu? Diye tartışırız.
-Yozgat Sürmelisinde geçen ‘sürmeli’ Ermeni miydi, Türk mü? Diye tartışırız.
-İmam Hatip oraya yapılmalı mıydı, başka yere mi yapılmalıydı? Diye tartışırız.
Liste uzar gider…
Neticesinde ise bu kısır tartışmalar bizi bir yere götürmez.
***
Önceki gün bir esnaf ile buna benzer bir tartışma içerisine girdiğimi fark ettim.
Bu yüzden hemen meseleyi anında noktaladım.
Hoş, bizim yaptığımız tartışma ‘değişim’ üzerineydi.
Değişimlerin, taze kanların, dinamik yapıların şehre kazandıracağı pozitif katkılar üzerine konuştuk.
***
Ben bir örnek verdim, esnaf abi bir örnek verdi.
Sonrasında ise önümüzdeki bir fırsatı değerlendirdik ve değişik bir anket yapma fırsatımız oldu.
Neticede ise örneğimiz ve mini anketimiz sonucunda, esnaf abi beklediği değişimi göremedi.
Tam tersi bir sonuç ortaya çıkmıştı.
***
Bizim denek olarak gördüklerimiz, değişimden yana olmamıştı…
Mesele sonuçlanıp, netliğe kavuştuğunda, yine herkes mevzuyu tartışıyor ve yine bazıları da ‘ben söylemiştim’ diye yorum yapıyordu.
***
Tartışmalarımız ve eleştirilerimiz ‘keşke’ noktasına gelmeden önce başlasın.
Tartışma ve eleştirilerimize, kendi çapımızda bakış açısı, fikir ve öneri eklediğimizde kıymetlenecektir.
Yıkılan yıkıldıktan, yanan yandıktan sonra yapılan yorum ve çıkışların kıymeti yoktur.
Haydi selametle…
DUYDUK DUYMADIK DEMEYİN
*Samimiyetsiz ve boş cümlelerle Afrin’e destek çağrısı yapanları.
*Koyunlarını Afrin’e yollayarak gerçek desteğin nasıl yapılacağını gösteren Yozgatlı çobanları.