Bir ormanın içinde ulu çınar gibiydim
Nice kuşlar yuva kurdu dalıma
Gölge oldum yolu düşen garibe
Ateş oldum ağustos da buz tutmuş bedene
Nice sevgililer aşklarını yazdı yüreğimin üstüne
Sarıldıkça boy verdim 
sarmaşığın dalına
Ne kara kışlar gördüm
Yılmadım yıkılmadım yaşadım inadına
Taa ki seni kaybedinceye kadar
Şimdi birer birer yok oldu dostlar
Kimi benim gibi içten içe çürüdü
Kimileri al yeşile büründü
Şapka düştü ve kel göründü
Bense dağ başında arsızca yaşayan
Ahlat ağacı gibi tek başıma kala kaldım
Aşmalıyım bu kara kışı da
Aşmalıyım baharın özlemiyle
Bekleyeceğim baharı
Zor olsa da kavuşacağım
Yeniden ekeceğim sevgi tohumlarını
Yeniden filizlenecek sevgimin ormanları

***                                                                                                                          
TABİ Kİ asıl maksadım sizlere şairlik taslamak değil. Çocukluğumun en güzel günlerinden derlediğim çiçeklerden sizler için bir demet sunmak istedim.
Köyde yaşamanın güzelliklerinin yanında bir de imkansızlıklar vardır, ki o imkansızlıkları çocuk yaşta iliklerine kadar yaşamış biri olarak köy çocuklarının masumiyeti beni her zaman duygulandırmıştır. Onlar, sizden bir şey istemez, siz onların gözlerine baktığınızda hayallerini, sevinç ve hüzünlerini direkt görebilirsiniz. Onların gözleri güldüğünde, Cennetten bir pencere açılmış gibi hissedersiniz. 
Çok fazla şeye gerek yok aslında, bir tebessümle bile o saf ve su gibi duru yüreklere sevgi tohumları ekersiniz.      
Ülke olarak çok sıkıntılı günlerin içinden geçiyoruz. Bu zor günlerde zorunlu olmasa da hepimizin üzerine düşen önemli sorumluluklar var. Okulların kısmen de olsa açılmasıyla birlikte öğrenci velileri telaş içerisindeler. Şehir ve kasabalarımızda okuyan Çocuklarla, köy okullarında okuyan yavrularımız ekonomik yönden eşit statüde olmadığı aşikar.  Bu bilinçle en yakın çevremizden başlayarak “kimin neye ihtiyacı var, biz ne yapabiliriz”.? Düşüncesiyle bir çalışma başlatıp sosyal sorumluluk duygusuyla tespit ettiğimiz köy çocukları için siz değerli dostlarımıza bir çağrıda bulunarak köylerde okuyan çocuklara hediyeler istedik. 
Herkesten ALLAH razı olsun, bizleri yalnız bırakmayıp o yavrularımızın eğitim gereçlerini hep birlikte karşılardınız. Yavrularımız adına özellikle teşekkür etmek istediğim; Yozgat Ülkü Ocakları Başkanlığı, Merkezi Antalya’da bulunan Bırakın Kızlar Okusun Derneği Yönetimi, CHP Milletvekili Sayın Ali KEVEN Bey, Hatay ilimizden Sayın Bülent ANDIRIR Bey, Toprağım Sayın Mehmet DEMİR Kardeşimiz, bir dönem Yozgat Milli Eğitim Müdürlüğünde Müfettiş olarak görev yapan Afyonkarahisar’dan Şükrü TÜRKMEN Hocam, Kırşehir’den Sayın Recep YILMAZ Bey, Sayın Sibel ÇINGI Ablamız, Değerli hemşerimiz Yazar Bekir BAZ Ağabeyimiz, Tokat’tan Ahmet Turan YILDIZ Beyefendi ve ismini hatırlayamadığım bazı kişiler bu çağrımıza yanıt verdiler, bizler de onların emanetlerini, “SEVGİ TOHUMLARINI” o güzel yüreklere saçıp geldik. Sizler hiç görmediğiniz, beki de hayatta hiç karşılaşmayacağınız çocuklarımızı en güzel hediyelerle ödüllendirdiniz. Anlıyorum ki, sizlerin yüreği de bu yavrularımız kadar tertemiz. Birlikte ekmiş olduğumuz bu sevgi tohumlarının ormanlara dönüşmesi ve sevgisiz kalmamanız dileğiyle TEŞEKKÜRLER
Her zaman olduğu gibi, burada da şahsımı yalnız bırakmayan değerli Hocam Ertuğrul KAPUSUZOĞLU’NA ayrıca teşekkürü borç bilirim.
***
Not; Geçtiğimiz Cumartesi günü bir değerimizi, Yozgat’ımızın Beyefendi şahsiyeti Çetin Başer KAFAOĞLU Ağabeyimizi kaybettik. Merhuma ALLAH’TAN rahmet, ailesi ve dostlarına başsağlığı diliyorum.