Hani bazen birileri bir şeyler anlatır da; “Hadi canım sen de!” diyerek dikkate almayız, hatta abartının yanında yalancılıkla da suçlarız.  
Şimdi anlatacağım yaşanmış bu olayı Yozgat’ımızın abide şahsiyetlerinden Halil İpek Hocaefendi’den dinledim.
Çanakkale savaşından yıllar sonra bir yiğidimiz vatani görevini burada yerine getirmektedir. Askerimiz cephanelik nöbeti tuttuğu bir sırada bir ses duyar. 
O ses şöyle der; “Yüzünü dön de bir göreyim.” 
Asker sağa sola bakar kimseleri göremez. Bu asker her nöbet tuttuğunda aynı ses, aynı sözleri tekrarlar, askerimiz yine sağa sola bakar ve kimseler yoktur.
Nöbet sonrası bölükteki arkadaşlarına durumu anlatır; “Siz de buna benzer şeylerle karşılaştınız mı?” diye sorar.
Arkadaşları hayal gördüğünü söyleyip geçiştirirler. Daha sonraları yine aynı sesi duyan asker, durumu çavuşuna tekrar anlatır. Çavuş bu durumu bölük komutanına bildirir. Başka bir gün aynı yere nöbete giden askeri bölük komutanı takip eder ve aynı sesi, aynı cümleleri işitir. 
Bunun üzerine bölük komutanı askeri çağırır, nereli olduğunu, babasının adını, hayatta olup olmadığını sorar. 
Asker de “Babam, seferberlik ilan edilince askere gitmiş, bir daha dönmemiş, ben babamı hiç tanımadım komutanım.” der. 
Komutan, o çevredeki şehit mezarlarını dolaşır, Genelkurmay arşivlerinden babasının dosyasını çıkarır. Cephaneliğin hemen yakınındaki mezar askerimizin babasının mezarıdır.