Fakıbeyli köyünden Hüthüt Ahmet diye bilinen gazimiz Ruslara esir düşmüş, uzun yıllar Rusların esir kampında kalmıştı. Bir gün köydeki bir arkadaşına mektup yazar ve yollar. 
Mektubun gidip gitmeyeceğinden emin olmadığı için arkadaşına hitaben; “Sülük, Allah’ını seversen şu bizim köyün yunaklığına bir git ve oradaki kadınlar ne konuşuyor, konuştukları şeyleri aynen bana yaz.” der.
Ahmet’in mektubu muhatabına ulaşır, arkadaşının isteğini yerine getirmek için köyün altında akan dere kenarına iner, kendini kadınlara göstermeden kulak kabartır. Kadınlar; “Yakında esirleri bırakacaklarmış.” diyerek cepheden dönmeyen askerleri dillerine dolamışlardır. 
Arkadaşı Hüthüt Ahmet’e iade-i namede bulunur ve cevaben, hal hatır, selam kelamdan sonra; “Ahmet, merak ettiğin üzere köyün yunaklığına gittim ve gizlice dinledim. Yakında esirleri memleketlerine salacaklarmış diye konuşuyorlar.” diye yazar. 
Mektup bir ay sonrası Ahmet’in eline geçer mektubu okuduktan bir hafta sonra kamptan ayrılırlar ve on gün içinde de köyüne döner.
Ozanlı Asker Ömer’e Ağıt Akdağmadeni, Ozan kasabası nüfusuna kayıtlı Ömer askere gitmeden önce evlenmişti. Vatani görevini Gaziantep’te tamamlayıp dönerken trende yakın köylüleriyle tanışmışlardı.
Üç gün trenle yolculuk yapmışlar, Yerköy’e kadar gelmişlerdi. Oradan at arabasıyla Yozgat’a, sonra da Sorgun’a geldiler. Sorgun’dan da at arabası tutmuşlar Akdağmadeni Ozan kasabasına kadar anlaşmışlardı. Çalağıl köyüne gelinceye kadar çoğu teskereci askerler ailelerine kavuşmuş, arabada üç kişi kalmıştı. Çalağıl köyüne geldiklerinde aniden önüne çıkan bir hayvan atların ürkmesine sebep olmuş, önce arabacı düşmüş sonra da dere tepe derken araba devrilmişti.
Diğer askerler ufak sıyrıklarla ayağa kalkmayı başarmıştı fakat Ozanlı Ömer yerde cansız yatıyordu. Köyüne bu kadar yaklaşmışken ecel onu Çalağıl köyünde yakalamış, eşine ve sevdiklerine kavuşamamıştı. Ömer’in ölüm haberini duyan anasının şu ağıdı günümüze kadar gelmiştir:

Gaziantep’in dağları da yüceden yüce
Tirenne bindim geldim üçgün üç gece
Çalağıl köyüne geldiğim gece
Çalağıllı ömer öldü desinler

Çalağılın çeşmeleri çağlıyor
Validem de döne döne ağlıyo
Zekiye hanım karaları bağlıyor
Ömer çalağılda öldü den varın

Gelin arkadaşlar poşuları değişek
Sürün atları yazılıtaşı savuşak
Ölmeden ozan köyüne kavuşak
Ömer çalağılda öldü den varın

Narindir cevizin yaprağı narin
İçerim yanıyor dışarım serin
Sılada ağlıyor zekiye yârim
Ömer çalağılda öldü den varın

Kaynak Kişi: Kadıgüllü Köyünden Hidayet