Dün yine gazetemiz manşetinde Tarık Yılmaz imzalı özel bir haber vardı. Haberde 20 yıl önce Ukrayna’da tanışıp evlendiği ve Yozgat’a getirip Müslüman ettiği eşine kimlik alamayan Yozgatlı Kazım amca ve eşinin dramı ve farklı hikayesi yer aldı. Hepimizin cebinde sıradan bir evrak olarak taşıdığı ve devletin her vatandaşına verdiği kimliğin önemini ve değerini hatırladım bir an.

Öyle ya o olmadan bu devlette bir hiçiz. Muhatap alınmayan, kayda değmeyen ve tanınıp bilinmeyen bir yabancıyız. Bugün kendilerini muhatap alıp, adam yerine koyarak devletin kimlik verdiği ancak gerçekte hüviyeti olmayan hain güruhlar son bir haftadır devlete isyan ederken, Anadolu’nun ortasında Yozgat’ta vatan ve milletine sadakat ve samimiyetle bağlı Kazım amca ise sırf eşini tedavi ettirebilmek adına bir kimlik almaya çalışıyor ne garip değil mi?

Bugün ülkenin değişik vilayetlerinde OHAL ilan ediliyor, emniyet güçleri yerine cadde ve sokakları askerler dolduruyor, Türkiye’de yıllar sonra 12 Eylül misali görüntüler çıkıyor ortaya. Bayraksız ve vatansızlar yaşadıkları süre boyunca minnet ve şükran duyması gereken devletin kurucusu Atatürk’ün heykellerini ateşe verirken, kimliksizler ise devlete topyekün isyan modundalar.

Kobani’ye yakın haber kaynakları ve sosyal medya ağları üzerinden olayları takip ettiğinizde özellikle birinci ağız Salih Müslim’den haberler geçiyorlar. Onlara göre Kobani direniyor katliam yok, teslim olan yok, IŞİD militanlarını zaman zaman geri püskürttüklerini bile dile getiriyorlar. Türkiye’de Kobani propagandası yürütenler ise bölgede katliamlar yapıldığını, Kürtlerin öldürüldüğünü ve devletin bu gelişmelere seyirci kaldığını söylüyor sürekli.

Tüm bu propaganda ile PKK uluslararası pozisyonda mazlum konuma getirilebilir, IŞİD bahanesiyle bölge yani PKK silahlandırılabilir, Kobani’yle PKK yine sahte bir destan yazarak bunu yine ideolojik propagandaya dönüştürebilir. Birçok devletin beslemesi taşeron bir örgütün IŞİD ile falan yok olacağını sanmıyorum. Tüm bu gelişmelerle birlikte ülkeyi yangın yerine çevirmek isteyenlere karşı da uyanık olmak gerektiğini düşünüyorum.

Sokaklarda bez paçavraları ve zafer işaretleriyle yürüyenlere karşı provokatörler ise bozkurt işaretleri yaparak Türk gençlerini sokaklara dökmek istiyor. Özellikle bunu bayram sonrası üniversitelere  taşıyabilirlerse ne mutlu. Devletin özellikle açılım süreciyle göz yumduğu bu kimliksizlere gerekeni yapmasını dört gözle bekliyorum. Artık devletin üniversite kampüslerinde yuvalanan hainlere ve kimliksizlere el atma zamanıdır. Hedefini 2023 olarak belirleyen bir hükümetin 2023’e hızlı tren ile değil üniversitelerden gidileceğini unutmaması ve cadde, sokak ve kampüsleri de hainlerden süpürmesi gerekir kanaatindeyim.