KLASİK cümleleri kurmak istemiyorum lakin ahval değişmeyince yapacak bir şey yok. Sahipsiz bir memleketiz biz.
Sahipsizliğimiz İstanbul seçimleri sürecinde daha belirgin ortaya çıktı.
Yozgat’a milletvekili seçtik ortada yoklar.
Yozgat’a belediye başkanları seçtik ortada yoklar. Yozgat’a il ve ilçe başkanları seçildi ortada yoklar.
Mitili toplayan İstanbul’a çıktı gitti.
Biz ise kendi garibanlığımız ve yalnızlığımızla ortada kaldık yine.
Güzel Anadolu coğrafyasına yazık…
Yüz yıllardır hep kaderi aynı.
Allah korusun vatan tehlikeye girince, ilk buralar hatırlanıyor.
O İstanbullarda caka satan beyler-paşalar hemen gözünü Anadolu’ya dikiyor. Seferberliği ilk Anadolu’dan ilan ediyorlar: “İaşe verin, asker verin, öbür evladınızı da verin!”
Anadolu da hep veriyor, hiç esirgemiyor.
Lakin hizmet almaya gelince kimse hatırlamıyor.
Yozgat’ta bazı hizmetler ve işler aksamış durumda, soruyorum ‘başkanı bekliyoruz’ diyorlar.
Başkan nerede?
İstanbul’da.
Ne yapıyor?
İstanbul’un belediye başkanı için çalışıyor.
Vatandaşın birini görüyorum sokakta, soruyorum: “Sizin şu işiniz ne oldu, çözebildiniz mi, akıbetiniz nedir?” Adamcağız cevap veriyor: “Vallahi kararı başkan verecek sanırım, o da burada yok. Onu bekliyoruz”
Bu memlekete yazık, günah…
Bize ne İstanbul seçimlerinden!
Ülkeyi yöneten irade neden Anadolu’ya sırtını çeviriyor, yok sayıyor?
Bizim de onca dert ve sorunumuz var halbuki.
Bir de anlamadığım falanca vekil İstanbul’-da gezip, ziyaret yapınca o vatandaşlar oy mu verecek?
Bayramda Yozgat’a gelen İstanbul’da yaşayan Yozgatlı ile sohbet ediyoruz, bu durumu kendisine soruyorum.
Gülüyor ve cevap veriyor: “Onlar istedikleri kadar gezsinler, halkın gönlünde kim varsa yine o var. Ayrıca birçoğu arabaşı gecelerine bir kere katılmayan, gurbette bir sürü sıkıntı çeken ve o gün bir kere dahi aranmayan Yozgatlıların bu süreçte hatırlanmasına tepkili” cevabını veriyor.
Yozgat eriyor…
Anadolu eriyor…
Yozgat’ta tarım ve hayvancılık bitmiş.
Yozgat’ı sel almış, ne varsa telef etmiş.
Kimsenin umurunda değil…
Yozgat gibi Anadolu illerinin durumu hemen hemen aynı.
Lakin Anadolu unutulmuş, yine geri plana atılmış.
Ne diyordu şair: 
“Sahipsiz vatanın batması haktır.
Sen sahip çıkarsan bu vatan
batmayacaktır”.
Neyse artık dişimizi sıkacağız ve İstanbul seçimlerinin sonlanmasını bekleyeceğiz.
Belki o zaman yetkili ve sorumluluk sahibi kişiler, vazifelerini hatırlayabilir.
Haydi selametle.