Tatlı bir bayram gününden herkese merhaba.

Her ne kadar çocukluğumuzdaki bayramların tadı başka olsa da şimdiki bayramları da heyecanla, neşeyle karşılayanlardanım ben. Sabah erken güne başlamayı seven biri olarak bayram sabahı herkesin erkenden kalkıp güne başlıyor olması bile sevindirir beni. En güzel kıyafetlerin giyilmesi, mis gibi kokuların sürülmesi, öncesinden hazırlanan ikramlıklar, sıkça çalan kapı zili, kalabalık sofralar, şen kahkahalar, hoş sohbetler, lokumlar, çikolatalar… bunca tatlı detayın olduğu bayramlar güzel olmaz mı hiç? Sevdiklerimizle bir araya gelmek, hâl hatır sorup şakalaşmak hangimize iyi gelmez ki?

Gelgelelim bu tatlı bayram günlerinin yersiz sorularıyla tadını kaçıranlar vardır bir de. Çoğu zaman iyi niyetle, haddi aştığını fark etmeden sorulan bu sorular pek çok kişinin bayram ziyaretlerinden soğumasına yol açar. Biliyoruz ki en çok da gençler vardır bu soruların girdabında.

Gelin bu bayram kimsenin özel alanına girmeye çalışmayalım. Herkesin kişisel sınırları olduğunu bilelim ve kişi kendisi açmadığı sürece özel meseleleri konu etmeyelim. Bırakın kalabalık sohbetlerde bu konuları açmayı, mutfakta baş başa kaldığımızda bile bazı kişisel soruları konu etmeyelim.

Hiçbirimiz tatlı bir bayram gününde yakınlarımızın tadını kaçırmak istemeyiz değil mi? O zaman ne konuştuğumuza dikkat etmeliyiz. Bayramda sıkça sorulan fakat sorulmaması gereken sorulara birkaç örnek vereyim.

·         Ne zaman evleneceksin?

·         İşe girdin mi?

·         Sınavdan kaç puan aldın?

·         Okul bitti mi?

·         Çocuk ne zaman?

·         Maaşın ne kadar?

·         Ev/araba almayı düşünmüyor musun?

·         Hangi partiye oy verdin?

Bu soruların hepsi kişinin özel hayatına dairdir ve oldukça hassastır. Bu sebeple sormaktan kaçınmakta, dikkatli olmakta fayda vardır.

Bütün küsler barışmalı mı?

Bayramlar; dargınlıkların bitmesi, küslüklerin son bulması, kırgınlıkların tamir edilmesi, özür dilemek, gönül almak için biçilmiş kaftandır.

"Küsmek ve darılmak için bahaneler aramak yerine, sevmek ve sevilmek için çareler arayın." diyor Hz. Mevlâna, ne de güzel söylüyor. İnsanız ve bazen hatalı davranıp sevdiklerimizin gönlünü kırabiliyoruz; onları küstürebiliyoruz. Geçinmeye gönlümüz varsa kırdığımız kalbi onarmayı da biliriz elbet. Bayram günleri de bu onarımlarda önemli birer vesiledir.

“Küsmek nedir bilir misin?

Küsmek dürüstlüktür.

Çocukçadır ve ondan dolayı saftır.

Yalansız’dır.

Küsmek; seni seviyorum’dur.

Vazgeçememektir.

Beni anlatır küsmek.

Kızdım ama hala buradayımdır, gitmiyorumdur, gidemiyorumdur.

Küsmek; nazlanmaktır, yakın bulmaktır, benim için değerlisindir.

Küsmek, sevdiğini söyle demektir.

Hadi anla demektir.

Küsmek; umuttur, acabaları bitirmektir, emin olmaktır.” diye anlatıyor küslüğü “Küsmek nedir bilir misin?” isimli şiirinde Nazım Hikmet Ran.

Bu bayram küslükleri bitirmek, gönül almak için vesile olsun. Fakat kimi affedip kimi affetmeyeceğimizi iyi seçmemiz gerekir.

·         Size iyiliğinden çok kötülüğü dokunan,

·         Size veya sevdiklerinize zarar veren,

·         İyi niyetinizi suistimal eden,

·         Özür dilemeyen veya dilediği özür samimiyetsiz olan,

·         Aynı hatayı defalarca yapan,

Hayatınızdan çıkarmaya karar verdiğiniz bu toksik insanları sırf bayram diye ya da birileri görüşmeniz konusunda ısrar ediyor diye hayatınıza tekrar dahil etmeyin. Zaten bu küslük veya dargınlık değildir. Bu, size zarar veren, sizi sevmeyen birini kendinizden uzaklaştırmaktır. Küslük, dargınlık; birbirini seven, sayan insanlar arasında olur. Birbirini seven insanların küslüğü bitsin diye vesiledir bayram. Kötülüğü, sevgisizliği, saygısızlığı zorunlu olarak affetme günü değildir.

Sevdiklerinizle beraber neşeyle, sağlıkla geçirdiğiniz bir bayram dilerim.

Her haneye en az bayram tatlısı kadar tatlı dil dilerim.

Ramazan Bayramınız mübarek olsun, sevgiler…