BİR mübarek Ramazan ayı ve bayramını daha geride bıraktık. Oysa gerek Ramazan ayı, gerekse bayram ne kadar da güzeldi. Birinde bereket, bolluk ve güzellikler hakimdi, diğerinde barış, huzur ve muhabbet. 
Şimdi biz ikisini de yolcu ettik ve dünyalık işlerimize ara vermeden yeniden sarıldık. 
Kaldığımız yerden sımsıkı çalışmaya, üretmeye, söz söylemeye, polemiklere girmeye devam edeceğiz. 
Muhabbet ikliminden hızla uzaklaşırken, kutuplaşmalar, ayrışmalar, sataşmalar yine bizi bekleyecek. Seçim sürecini yaşıyoruz ve bayramda da seçim süreci etkisini gösterdi. 
Ama ben bayram süresi boyunca seçimlerle ilgili her şeyi bir kenara attım. 
Mesela resmi bayramlaşma programlarının hiçbirine katılmadım. Partilerin bayramlaşma törenlerini de takip etmedim. 
Onun yerine önce mezarlık ziyareti, sonra sülaleden kim var ise onu ziyaret ettik. Önümüze gelen tatlılar ve böreklerden yedik, ayranlar içtik. Gazeteci olduğumu bilenler bayram-seyran dinlemedi ve seçimleri sordu.
Hem de Yozgat ile hiç ilgisi olmayan, İstanbul seçimlerini soranlar oldu.
İstanbul seçimlerinin nasıl sonuçlanacağı üzerine geniş tahlil yapanları dinledim.
Bana ısrarla soru soranlara ise mecburen cevap verdim. Lakin bir şark kurnazlığı yapmayı tercih ettim bu bayramda. 
Mesela seçim sonucu soran AK Partili ise: “Kesin Reis kazanacak, Binali Yıldırım seçimleri alacak. Sen hiç  dert etme” demeyi tercih ettim. MHP’lilerden seçim sonucu soranlara: “Lideriniz ne emrediyorsa öyle yapın, kime oy verin diyorsa ona oy verin, nasılsa İstanbul’da adayınız yok” cevabı verdim. 
Kimseyle seçim polemiğine girmedim, aday ve isim tartışmasına katılmadım. Bayramda şahsıma en çok yöneltilen soru ise belediye başkanlarıyla ilgili oldu. Her gittiğim ortamda başta Yozgat Belediyesi olmak üzere, yeni başkanları sordular.
Kimi Sorgun’u sordu.
Kimi Yozgat’ı sordu.
Kimi Yerköy’ü sordu.
Kimisi İYİ Parti’nin iki belediye kazandığına şaşırdı.En çok merak edilen ise Yozgat Belediyesi oldu. Herkes yeni başkanın nasıl çalıştığını merak ediyor.
Sahaya indi mi ?
Projeleri var mı?
Çalışacak mı?
Çalışmaya başladı mı ?
İnsanları işten mi çıkardı?
Garip garip sorular sordular.
Hepsine tek tek cevap vermek durumunda kaldım. 
Yeniden gazeteye döndüğümde siyasi haberler yazacağımı hatırladım ve içim karardı. Ramazan ayında iftardan sahura kadar çay yudumlamak ne güzeldi...
Bayram gününde görmediklerini görmek, uzaktakilerin yakınına gelmesi ne hoştu... 
Şimdi yine İstanbul’da  kimin kazanacağını, kimin kaybedeceğini falan konuşuyoruz. 
Memleketin derdine derman mıdır? 
Tabi ki hayır... 
E, başka şeyler konuşsak memleketimizle ilgili olmaz mı? 
Olmaz... 
Çünkü siyasi ortam başka şeyler konuşulmasını istemiyor, müsaade etmiyor. 
Proje falan muhabbetleri hikaye oldu Türkiye’de. 
Neyse hayırlısı, az kaldı.
Haydi selametle…