Dün kadınlar günüydü.
Siyasi partilerin kadın kolları, çeşitli STK’lar ve dernekler kadınlar gününü kutlayan programlar gerçekleştirdi.
Yapılan programlarda kadınlara uygulanan ayrımcılık, işkence, şiddet, taciz ve tecavüz olayları vurgulandı ve bunları kınayan, eleştiren açıklamalar yapıldı.
Dikkatimi çeken ayrıntı ise Yozgat’ta farklı görüş ve düşünceye mensup tüm kadınların buluştuğu ortak noktanın, ülkemizde kadınların işkence, şiddet, taciz ve tecavüze uğradığı gerçeğiydi.
Farklı siyasi partilerin, derneklerin ve STK’ların kadın temsilcilerinin yaptığı açıklamalarda hepsi de bu konulara yer verdi.
Ancak aynı sorun ve sıkıntıya uğrayan kadınlar, kendi günlerinde yan yana gelemedi.
Bir araya gelerek, seslerini gürleştirmek yerine ayrı kutuplarda aynı söylemleri gerçekleştirdiler.
Kadınlar tüm şikayet ve dertlerinde haklılar.
Kadınlar belli konularda mağduriyetlere uğruyorlar.
Bunların hepsine tamam ama bunların altından kalkmak için kadınlara da bir dizi görev ve sorumluluk düşmüyor mu?
İşte yukarıda vurguladım, Yozgat gibi küçük bir vilayette dahi kadınlar yan yana gelemiyorsa.
Kadınlar müşterek sorun ve sıkıntılarını, müşterek istek, talep ve beklentilerini bir araya gelerek ilgililere, yetkililere aktaramıyorsa…
En önemlisi kadınlar erkek egemen siyasi partiler içerisinde kendi haklı davalarını anlatmak varken, erkek egemen politikalara sadece malzeme oluyorsa…
İktidar kanadındaki kadınlar sırf siyasi menfaat uğruna kadının ana sütü gibi helal olan hak ve hukukunu istemiyorsa, ülkemizdeki kadınların içinde bulunduğu koşulların düzeltilmesi adına istek ve talepte bulunamıyorsa…
Yine iktidar karşıtı kadınlar ise kadınlar gününü ve kadını iktidara karşı bir silah olarak doğrultuyor ve hakkaniyetten uzaklaşıyorsa netice almak mümkün değil.
Benim aciz aklımla vardığım sonuç bu.
Aksi durumda kadın yine sadece taciz, tecavüz ve şiddet olaylarıyla gündeme gelecek ve yine sadece belli kadın kitlelerinden, belli standart açıklamalar ile aynı devran sürüp gidecektir.
Feminist çevreler kızmasın, tabi ki erkeğe düşen görev ve sorumluluklarda var.
Onlar bu satırlara sığmayacağı için kadınları yazma gereği duydum.
Kadın Yozgat’ta bile bir araya gelemiyorsa…
Gerisini varın siz düşünün.
***
Yozgat bir evladını daha vatana kurban eyledi.
Ben klasik cümleler kurmayı doğru bulmuyorum.
Anadolu’da yaşamanın böyle bir bedeli var.
Bizden hep şehit istiyor, kurban istiyor…
Öyle bir diyar, öyle bir vatan ki her babayiğit bin yıl üstünde oturamaz.
Her babayiğit bu bedele, bu isteğe, bu ağır yüke dayanamaz.
Biz bin yıldır burayı yurt tutmanın bedelini ödüyor, ağır yükünü çekiyoruz.
Bundan sonrada çekmeye devam edeceğiz.
Bunları söylemek kolay ateş düştüğü yeri yakıyor ama gerçekte bu işte.
Dün bilmem kimdi, bugün bilmem kim…
Yarın askere gidince belki ben…
Şehidime Allah’tan rahmet diliyorum.
Başımız sağolsun.