Masonluğun, kökleri 16. yüzyılın sonu ve 17. yüzyılın başlarına kadar dayanıyor olsa da, 24 Haziran 1717 tarihinde Londra'da bir araya gelen dört locanın girişimiyle Londra Büyük Locası'nın kurulması ile başlar. Masonlara göre masonluk akılcılık, bilimsellik ve insanlığın oluşumundan bu yana ortaya çıkarak, insanlığın gelişimine ve bilgi birikimlerine katkıda bulunmak amaçlı kurulan bir kültür ve fikir üst yapı kurumudur. Ezoterik ve sadece üyelerine açık olan örgüttür.
Masonluk, Yahudiliğin gizli faaliyet gösteren bir örgütüdür. Bütün rütbelerini, sembollerini muharref Tevrat'tan almıştır. Giriş törenleri Tevrat doktrinine uygun olarak yapılır. Masonlar, Yahudilerle olan bağlarını sürekli inkâr etmekte ve onlarla hiçbir ilişkilerinin olmadığını iddia etmektedirler. Eğer Yahudilerle olan bağları anlaşılırsa, toplum tarafından hoş karşılanmayacaklardır. Bunun yerine kendilerini bir hayır kurumu, bir kardeşlik, yardımlaşma cemiyeti olarak lanse etmeye çalışmaktadırlar.
1877 Mason Locaları Genel Toplantısında üyelerin yeminlerini kutsal kitaplar üzerine değil, namus üzerine yapmaları kararlaştırıldı. Masonların 1900’de bir toplantıda aldıkları kararla ilgili zabıtların 102. sayfasında, (Dindarlara ve mabetlere galip gelmek kâfi değildir, asıl maksadımız dinleri yok etmektir) yazılıdır. Bu yönleriyle komünistlere çok benzerler. Masonlar, komünist ülkelerde komünist olarak, kapitalist ülkelerde kapitalist olarak çalışırlar. Yani bulundukları yerin rengini alırlar
Dünyanın birçok ülkelerinde 5 milyon üyesi ile değişik biçimlerde mevcuttur. Sadece İngiltere, İskoçya ve İrlanda'da 480.000 Amerika Birleşik Devletleri'nde ise 2 milyondan biraz daha az üyesi bulunmaktadır. Masonluğun değişik kolları, arasında Masonluğun yapısal bir kuralı olarak duyurulan üstün bir yaratıcıya inanmanın da bulunduğu bazı moral ve metafizik idealleri paylaşırlar.
MASONLUĞUN İÇ YÜZÜ
Masonluk, esas itibariyle Yahudi olmayan bir takım insanları bir gizli dernek çatısı altında toplayıp, eğiterek, onları herhangi bir sahada Yahudiliğe ve Yahudilik ideallerine hizmet eder hale getirmek için verilen bir tedris usulüdür.
Masonlar, İslâmiyet’i mason localarının direktiflerine uygun olarak anlatan din kitapları, Kur’an-ı kerim tefsirleri, ilmihaller yazdırdıkları gibi, bu kimselere, “büyük İslâm âlimi, müctehid, müceddid” gibi isimleri yakıştırarak Müslümanları gerçek İslâmiyet’ten uzaklaştırmaya çalışmışlardır. C. Efgani, M. Abduh, Reşit Rıza gibi kimseler, bunun önemli misalini teşkil ederler. Les Franco-Maçons kitabında bunlar övülerek 127. sayfasında, (Mısır’da kurulan mason localarının başına C. Efgani ve ondan sonra M. Abduh getirildi. Bunlar Müslümanlar arasında masonluğun yayılmasına çok yardım ettiler) denilmektedir. Bu üç mason ile çömezleri, mezhepleri yıkmak için çok önemli faaliyetler göstermişlerdir. F. Bilgiler kitabında (Hindistan’daki dinde reformculardan, İngiliz casusu Mevdudi İskoç masonu idi) deniyor.
Osmanlının son döneminde İttihatçılar, Musa Kazım ve Ürgüplü Mustafa Hayri efendi gibi masonları Şeyhülislam yaparak, bunlar vasıtasıyla dinde reform yapmaya çalışmışlardır. Bunlara, diş dolgusu gusle mani değil dedirtmişler, Mâlikî veya Şâfiî’yi taklit etmelerine mâni olarak milleti cünüp gezdirmişlerdir. Masonluğun gizlilikle ilgili genel prensibi özetle şöyledir: (Masonluk kendini her yerde hissettirmeli, her yere hâkim olmaya çalışmalı, fakat hiç bir yerde görünmemelidir.)