Yozgatlı yönetmen Kaan Müjdeci’nin Yerköy İlçesi Küçüknefes Köyü’nde çektiği, Venedik Film Festivali’nde Altın Arslan için yarışan Sivas Filminin başrol oyuncusu Doğan İzci, Premio Bastio A’Oro 2014- En İyi Erkek Oyuncu Ödülü’ne layık görülmüştü. Vize sorunu nedeni ile Yozgat’a dönmek zorunda kalan İzci’nin, ödülünü Venedik’te alamaması kamuoyunun da tepkisine neden oldu. <br /> <br /> Hürriyet Gazetesi Yazarı Ahmet Külahçı, Doğan İzci’ye sadece 3 günlük Schengen Vizesi verilmediği için ödülünü Yozgat’ın Yerköy İlçesi’ndeki evinde almak zorunda kaldığından bahsetti. <br /> <br /> Kültürel ve sanatsal faaliyetlere katılıp hizmet sunacak Türk vatandaşları Avrupa Birliği (AB) ülkelerine vizesiz seyahat edebilme hakkına sahip olmalarına rağmen İzci’nin törene katılmayacağını tepki ile karşılayan Külahçı, yazısında şu ifadelere yer verdi: <br /> “Doğan İzci, Yozgat’ın Yerköy İlçesi’nde yaşayan 6 çocuklu bir çiftin çocuğu.<br /> <br /> Annesi evkadını, babası inşaat işçisi...<br /> Şüphesiz anne-babası ve kardeşleri kadar Yerköylüler de Ortaokul 6’ncı sınıf öğrencisi Doğan İzci’nin bu başarısıyla gurur duymuşlardı.<br /> Doğan İzci’nin Venedik’te alamadığı ödülünü Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, İstanbul Topkapı Sarayı, Mecidiye Köşkü’nde verdi.<br /> Kendisine bir de el kamerası hediye etti...<br /> <br /> Ama Doğan İzci buruktu...<br /> Haklı olarak...<br /> Çünkü Avrupa’nın vize duvarı o çocuğun mutluluğuna, sevincine gölge düşürmüştü.<br /> Oysa ki, Avrupa Adalet Divanı’nın tapu gibi kararı vardı... Kültürel ve sanatsal faaliyetlere katılıp hizmet sunacak Türk vatandaşları Avrupa Birliği (AB) ülkelerine vizesiz seyahat edebileceklerdi. AB ile Türkiye arasında imzalanan 1980 tarihli 1/80 ve 3/80 sayılı Ortaklık Konseyi Kararlarına göre Türk vatandaşlarının varolan konumları kötüleştirilemeyecekti...<br /> Bu kararların altında İtalya’nın da imzası var...<br /> Ama nedense Demokrat Avrupalılar (!) Avrupa Adalet Divanı’nın kararını görmezden, duymazdan gelmekte.Hem gözlerini hem de kulaklarını kapamaktalar. Hem de sonuna kadar...<br /> Aynı sancı birkaç yıl önce de Almanya’da yaşanmıştı”<br /> <br /> 2010 yılında düzenlenen 60’ıncı Uluslararası Berlin Film Festivali’nde (Berlinale) Semih Kaplanoğlu’nun Bal filmi Altın Ayı ödülü aldığını hatırlatan Külahçı, ödül törenine 7 yaşındaki Bora Altaş’ın da katılamayarak, vize sınırına takıldığını belirtti. <br /> <br /> Külahçı; “Ödül töreninde gözler Bal filminin o zamanlar 7 yaşında olan başrol oyuncusu Bora Altaş’ı aradı. Ama Bora yoktu... Çünkü yeteneği büyük, yaşı küçük Bora’nın da vizesi sınırlıydı... Festivalin açılış galasına katılmış, ancak vize süresi bittiği için ödül töreninden birkaç gün önce Türkiye’ye geri dönmek zorunda kalmıştı. Çamlıhemşinli küçük Bora, “Almanya’da filmin gösterimine katıldık. Ödül törenine katılamadık. Kırmızı halıda yürürken çok mutlu oldum” demişti arkadaşlarına sonradan... Evet, Bora Altaş, kırmızı halıda yürümenin mutluluğunu yaşamış, ancak Altın Ayı’yı eline alıp havaya kaldırmanın mutluluğunu, sevincini ve gururunu yaşayamamıştı. Avrupa’nın vize duvarı bunu engellemişti... Bora Altaş’a Berlin’de dokunamadığı ödülünü rejisör Semih Kaplanoğlu Türkiye’de vermişti. Ama bu Bora’nın ayıbı değildi... Bu Almanya’nın ayıbıydı...<br /> Tıpkı Venedik’te Doğan İzci’nin törene katılamaması İtalya’nın ayıbı olduğu gibi...<br /> Daha doğrusu Avrupa’nın ayıbı... Umarız önümüzdeki dönemlerde bu ve benzer ayıplar yaşanmaz...” ifadelerine yer verdi. <br /> <br />