Sykes-Picot Anlaşması, 1916 yılında İngiltere ve Fransa arasında imzalanan ve Osmanlı İmparatorluğu'nun topraklarının savaş sonrası paylaşımını düzenleyen gizli bir antlaşmadır. Rusya ve daha sonra İtalya'nın da onayladığı bu plan, Osmanlı'nın yenilgisi halinde yürürlüğe girecek şekilde hazırlanmıştı.
Anlaşmanın müzakereleri, 23 Kasım 1915 ile 3 Ocak 1916 tarihleri arasında yürütüldü. İngiliz diplomat Sir Mark Sykes ve Fransız meslektaşı François Georges-Picot tarafından imzalanan memorandum, 9 ve 16 Mayıs 1916’da ilgili hükûmetler tarafından resmen onaylandı.
Anlaşma, Arap Yarımadası dışındaki Osmanlı vilayetlerini İngiltere ve Fransa arasında kontrol ve nüfuz alanlarına ayırıyordu. Buna göre, İngiltere’ye Filistin, Ürdün, Güney Irak ve Hayfa ile Akka limanları verilecekti. Fransa ise Suriye, Lübnan, Güneydoğu Anadolu ve Kürdistan Bölgesi üzerinde denetim hakkı elde edecekti. Rusya ise Batı Ermenistan’a ilaveten İstanbul ve Boğazlar’ı talep etti.
1917’de Saint-Jean-de-Maurienne Anlaşması ile İtalya da plana dâhil olarak Güney Anadolu’da hak iddia etti. Filistin bölgesi ise kutsal bölge olması nedeniyle uluslararası yönetime bırakılacaktı.
Anlaşma, Osmanlı topraklarında fiili işgallere ve mandater yönetimlerin kurulmasına zemin hazırladı. 1920 San Remo Konferansı'nda Levant ve Mezopotamya’daki İngiliz ve Fransız mandaları bu plana dayanarak belirlendi. Anadolu’daki paylaşım ise 1920 Sevr Antlaşması ile gündeme geldi ancak Türk Kurtuluş Savaşı ve 1923 Lozan Antlaşması bu planları büyük ölçüde geçersiz kıldı.
Antlaşma, taraf ülkelerin bakanları, büyükelçileri ve bürokratları arasında yürütülen gizli yazışmalar sonucu ortaya çıktı. İngiltere, Osmanlı'ya karşı Arap isyanını destekleyerek bölgedeki etkinliğini artırmak isterken; Fransa, bu planlara karşı çıkarak kendi nüfuz alanlarını garanti altına aldı.
Anlaşma, 1917 yılında gerçekleşen Rus Devrimi’nin ardından kamuoyuna sızdırıldı. Bolşevik lider Lev Troçki, 24 Kasım 1917’de İzvestiya gazetesinde gizli anlaşmanın tam metnini yayımlayarak dünya kamuoyunu bilgilendirdi.
Bugün hâlâ Ortadoğu'daki sınırların şekillenmesinde etkili olan bu anlaşma, zaman zaman güncel tartışmalarda yeniden gündeme gelmektedir.