ABD'li Papaz (Rahip) Andrew Brunson PKK ve FETÖ adına suç işlediği ve casusluk yaptığı iddiasıyla ülkemizde tutuklanmıştı. Papazı bahane edip ABD Başkanı Donald Trump, Türkiye'ye karşı bir ekonomik ambargo uygulamadı başlattı. Bu bir anlamda ülkemize karşı açılmış ekonomik bir savaştı. Piyasalarda dalgalanma başladı. Dolar ve Euro hızla yükseldi. Buna bağlı olarak da hem sebze- meyve hem de market malların da büyük bir dalgalanma yaşandı. Yüzde ellilere, yüzde yüzlere ulaşan bir artış oldu. Bahane hazırdı "Dolar ve altının yükselişi!" 
Ancak Papaz gitti ABD ekonomik savaşı yumuşattı. Buna bağlı olarak da dövizdeki dalgalanma gerilemeye başladı nerede ise döviz kurları eski seviyesine indi denilebilir. Ancak ne hikmetse yükselen sebze- meyve ve market fiyatları inmedi. Yüzde onluk ucuzluk yalanı da kısa sürdü. Tavan yapan Ücretler zamlı haliyle aynen kalmış oldu. Şimdi vatandaş son derece mağdur ve perişan. Piyasaların denetleneceği, faturaların kontrol edileceği söylentileri de sözde kaldı. Sebze, meyve fiyatları yüzde üçyüzlere, market mallarındaki zam oranları, yüzde elli, yüzde yüzlere ulaştı. Tam anlamıyla bir soygun dönemi başladı.
Maliye Bakanı'nın denetim yapacağız, fiyatlar düşecek, vatandaş mağdur olmayacak beyanları da beyhude ve anlamsız kaldı. Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan sitemli bir konuşma yaptı: Enflasyon ve faiz oranlarının düştüğünü ancak marketlerdeki fiyatların yükselmeye devam ettiğini belirterek, "Marketlerde halkımı sömürmeye devam edenler varsa hesabını sorarız. Herkesi insafa, vicdana ve ahlaka davet ediyorum" diye bir çıkış yaptı. Bu haklı ve yerinde bir tepkiydi. Ancak tepki olarak kalmamalı. Devlet isterse bu haksız kazancı durdurur.
Çiftçi'lerin ve üreticilerin zarar ettiği ülkemizde aracılar, tefeciler, karaborsacılar yüzde yüz, yüzde üç yüz kar etmeye başlamışsa bu haksızlıktır, ahlaksızlıktır ve halka zulümdür. Kim kazanıyor, aracı, tefeci, faizci ve stokçu vurguncular. Devlet buna seyirci kalır mı? Kalamaz ve kalmamalı. Devlet vatandaşını faizcilere, karaborsacılara, vurguncu ve tefecilere soyduramaz, soydurmamalı. Devletin eli kolu uzundur, kontrol birimleri ne güne duruyor? Piyasaların kontrolü sağlanmalı, fiyatlar, faturalar ve malların kalitesi düzenli ve sürekli olarak kontrol edilmelidir. Piyasalar vurguncu ve soygunculara, zam ve zulümcülere terk edilmemeli.
Maaşların yüzde on arttığı şu dönemde fiyatlar yüzde elli, yüzde yüz hatta yüzde üçyüz artmışsa fakir fukaranın durumu ne olur? Varın bunun hesabını siz yapın! Maliye Bakanlığımız, belediyeler hatta vali ve kaymakamlar eli kolu bağlı duramaz. Her ilde her ilçede bir birim oluşturulmalı ve düzenli olarak piyasalar kontrol edilmelidir. İhmali olan varsa, vatandaşı soyan, keyfine göre zam yapan, fahiş fiyatla satıp vurgun vuran ve ayıplı- kusurlu mal satan kim varsa gözünün yaşına bakılmaksızın cezalandırılmalıdır. Manavları, marketleri ve dükkanları gezdiğinizde bu fahiş fiyatları görüyor ve isyan ediyoruz. Tekrar söylüyorum bu haksız kazançtır, bu vurgun ve soygundur ve zulümdür. Bu zulme kim sebep oluyorsa gözünün yaşına bakılmaksızın cezası kesilmeli gerekirse ticaretten men edilmelidir.
Havaların soğuması bahane edilerek sebze ve meyve fiyatları tırmanışa geçti. Adeta fiyatlar el yakıyor. Bunun anlamı şu: Fakir fukara yemesin! Sebzeyi meyveyi seyretsin, marketlerin önünden de sakın geçeyim demesin!.. "Yemezseniz ölmezsiniz!" demek bir acizliktir ve bu millete hakarettir. Üreticiye de hakarettir! Çilesini çeken çamurda kışta kısmette alın teri döküp emek veren üretici üç kuruşa satacak para bile kazanamayacak, elini sıcak sudan soğuk suya vurmayan stokçu- karaborsacı vurgun vuracak, yok öyle bir dünya! Buna kimse helal kazanç demesin! İşte burda devlet devreye girecek vatandaşın hakkına hukukuna sahip çıkacak. Biz de işte bunu diyor, bunu bekliyoruz. Ey devlet baba vatandaşını kurda kuşa yem etme, vatandaşına sahip çık piyasaların kontrol ve denetimini eline al !..Insanını da kurda kuşa yem etme.