15 yıl önce bugünler... Ve ben 15 yıldır bugünleri hep o günler gibi yaşıyorum...
Her anı beynime kazınmış bu anların bir tanesini bile atlamadan..
Aynı sancıyı aynı yalnızlığı, aynı acıyı duyarak hem de...
An ve an doktorun umudunu kestiği ama Allah'tan umut kesilmez dediği andan annemin bizleri bırakıp gittiği ana kadar her saniyesi ile savaşıyorum...
Bu yüzdendir ki her Mart ayının ilk on günü canımın acısını çıkartacak sebepler ararım...
Kırıcı olurum, yıkıcı olurum, anlayışsız, çekilmez olurum...
Neden sadece 10 gün diyecek olursanız hemen özetleyim çünkü Mart'ın 9'dan sonra yaşananlar annemle alakalı değil annemin yokluğuyla alakalı...
Bu yüzden o benim savaşım ama biz annemle belki de ilk defa verdiğimiz bir savaştan mağlup çıktık ve annem bizleri bırakıp gitti..
Bu nedenle annemin olduğu ve yenilidğim bu savaş beni fazlasıyla üzüyor ve canımı yakıyor...
Sadece ben yenilsem, sadece benim kaybettiğim bir asvaş olsa belki bende sadece bir günde atlatacağım bu yenilğinin sancısını ama hayır, annemle birlikte yenildik bu savaşta, beni yıkanda bu olsa gerek...
15 yıl dile kolay, bir yanının eksik kaldığı ve hiç bir şeyin tamamlayamadığı 15 yıl...
Bitmiyor, hayatın hiç bir derdinin acısının aynı değil hemde bu acı...
Yok bir tarifi, kelime anlamı yok, ne desem nasıl anlatsam böyle bir acıyı yaşamamış birine diye çok düşünsemde bir türlü tarifi yok...
Her acının tarifi var da annesizliğin bir tarifi yok...
Yaşamaktan kopmuyosunuz hatta eğlenceninde, üzüntününde dibini buluyorsunuz çok zaman ama gizli gizli bilinç altından kaynaklanan özlemle okadar çok şeyi yapmamaya başlıyorsunuz ki kimse fark etmiyor bile..
Mesela ben 15 yıldır yeni doğum yapmış bir anneyi ziyaret edemem, hasta yatan bir anneyse geçmiş olsun diyemem, ziyaretine gidemem, parklarda oynayan çocukların anne seslerini duymamak için parka gitmem, cenazelere gitmem gidemem vs. vs. okadar çok şeyden uzak tuturamı ki kendimi bilinç altımdaki acı bir an depreşir de kendimi kaybederim korkarım...
Çünkü benim sorumluluğum, çünkü benim anneme sözüm var...
Her acıyı atlatıp her derdi sırtlayıp kendi savaşımdan galip çıkmam gerek...
Ve benim bu hayattan alacağım var, benden annemi alan ve beni ateşin ortasına atan hayattan alacağım var...
Evet 15 yıldır hep söyledim, hep de söyleyeceğim...
Annem öldüğü gün kendime bir söz verdim, ben bir daha kimseyi annem gibi sevmeyeceğim... Hatta ben kimseyi sevmeyeceğim, sevecek kadar iyi tanımayacağım, kendimi tanıtmayacağım...
Çünkü ben bir daha böyle bir galibiyetten sağ çıkamam...
Böyle bir acıyı bir defa daha yaşarsam bende yok olurum ve o zaman anneme verdiğim sözleri tutamam...
Ve işte bu yüzden o günden sonra hayatıma giren eş dost tanıdık sevgili ismi ne olursa olsun çok esvmedim sadece bağlandım, en fazla alışkanlık yaptım...
Dahası sadece insanlar hayatımda ki misyonlarını tamamladı ve gitti... İsimleri ayrı olsada sonları hep aynı oldu..
Bu yüzden yine tekrarlıyorum, ben bu dünyada annesizlikle savaşan biri olarak herkesin olmadığı bir dünya da da yaşayabilirim...
Bu yüzden yaşadığım acı kalbimi öyle taşlaştırdı ki sadece ve sadece annemin acısıyla doldurduğum kalbimi kimse yeniden yumuşatamadı...
Belki rollerini ben belirledim, belki rollerini kendileri aldı ama 15 yıldır hayatım bir tiyatro sahnesi ve herkes oyununu oynayıp, perde deyip gidiyor hayatımdan...
Ve ben sadece şükrediyorum, iyiki annemi çok sevmiş ve ondan başka kimseyi bu kadar sevemememiştim...
Evet 15 yıl önce 9 Mart sabahı hayata gözlerini yuman annemin son öpücüğündeki sıcaklık kadar sıcaklık kaldı yüreğim de ve ben annemi hala yanımdaymışcasına anıyor ve ona akıl danışıyorum.. Kİmi zaman başarılarımla mutlu olan yüzünü, kimi zamanda yaptığım yanlışlarla çatılan kaşlarını hissediyorum ama olsun dayağına bile razı olacağım annemi ben hala çook ama çook seviyorum...
Evet annem ruhun şad, mekanın cennet olsun... Ne yaparsam yapayım sen de beni sev olur mu?