Bir hafta aradan sonra iş başı yaptım ve yine yoğun bir gündemin içerisine düştüm... O yüzden de siyasi mi yazsam, başka bir konumu yazsam diye düşünüp durdum akşama kadar.
Siyasi yoğunlukla pek alakam yok ama yinede meslek gereği içerde ve dışarda ziyarete gelen ziyarete gittiğimiz yerlerde ilk sorulan soru bu siyasi gündem nasıl, hele bir soru var ki can alıcı "Kim kazanır?" bizler aslında otarite sayılsakta bizler sizler kadar dedikoduyu duymuyoruz.
Malum yıllardır sitem ettiğim, siz gazetecisiniz, yanınızda konuşulmaz, sözleri her ortamda geçerli olur.
Bu yüzden bizler dedikodulara ya da kritiklere sizden daha uzağız aslında.
Eş, dost tanıdıkta olsalar hep bizlerle sohbet ederken aklımda diye sohbet ederler ve bizlere bir konu anlatırken nerdeyse yazmayacansın değilmi diye, yemin ettirerek, konuşurlar bizlerle...
Ama ikili ilişkilerin getirdiği sırlarda vardır, ahlaki ve etik olmadığı için yazıp, haber yapıp sizlerle paylaşamadığımız.
Bu yüzden hele de bizim gibi küçük memlekette yaşıyorsanız, gazeteci olmak çok çok daha zordur.
Her konuda dikkatli ve tedbirli olup, ne yazsam ne yazsam diye düşünür durursunuz...
Ama bu günlerde yaşanan yapay siyasi gündem hatta ses kirliliği beni oldukça rahatsız ediyor.
Müziklerle, arabalarla gezinilmesi bana hep anlamsız gelmiştir. Nedendir bilmem iticiliği bile vardır bende...
Yerel seçimlerin en büyük sıkıntısı da budur, partiye değil adaya oy verilmesi gerekmektedir.
Çünkü parti genel başkanları gelip Yozgat'ta belediye başkanlığı yapmayacak ve hizmet etmeyecek.
Bu yüzden Yozgat adına herkesin oy vermesini ve hak dene adaya oy vermesi gerektiğini düşünüyorum.
Çünkü Yozgat hizmete aç, Yozgat'ın hizmete talep adaya ihtiyacı var.
Müzikli yayınlara değil, adayların projelerine kulak verip, adayları inceleyip karar verirseniz çok ama çok daha mantıklı olur.
Ne diyeyim bu seçim, herkes için hayırlı olsun, kazanan Yozgat olsun...