Çok uzun zamandır hayatı anlamaya, etrafımdaki insanları çözmeye çalışıyorum. Ama ne yazık ki bunu bir türlü yapamıyorum. Ne hayatı anlayabiliyorum ne de hayatın içinden çıkabiliyorum.
Ha bu arada kendimi de anlatamıyorum, bu yüzden yalnızlık en güzel sığınağım oldu. Elimden geldiğince arkadaş çevremi daralttım üç beş insan onlarlada anlaşmaya çalışmadan geçen vakitler.
Bol bol kitap okumaya başladım, bugünde zaten son okuduğum kitabın bölümlerini sizlerle paylaşmak istiyorum, mutluluk iksiri bölümü beni çok etkiledi umuramı sizlerde etkilenirsiniz ve okuduğunuzda sizde benim gibi hatalarınızla yüzleşebilirsiniz...
Dr.Drauzio Varella’nın muhteşem önerilerine mutlaka göz atın, hatsa olmak istemiyorsanız....
Eğer hasta olmak istemiyorsan, duygularını anlat!.
Saklanan veya baskılanan heyecan ve duygular gastrid, ülser, bel fıtığı, bel ağrıları gibi hastalıklara yol açar. Zamanla duyguların bastırılması kansere dönüşür. Öyleyse sırlarımızı, hatalarımızı birileriyle paylaşmalıyız.. Diyalog, konuşma, kelime çok güçlü birer ilaç ve mükemmel bir terapidir!
Eğer hasta olmak istemiyorsan, karar vermelisin!.
Kararsız kişi güvensiz, endişe ve ıstırap içinde olur. kararsızlık endişeleri, sorunları ve çatışmaları çoğaltır. İnsanlık tarihi kararlardan oluşur. Karar vermek, diğerlerinin kazanması icin vazgeçmeyi ve avantajları kaybetmeyi kesinlikle bilmektir. Kararsız kişiler mide rahatsızlığı, sinir hastalıkları ve cilt sorunlarının kurbanlarıdır.
Eğer hasta olmak istemiyorsan, olduğundan farklı yaşama!.
Gerçeği saklayan, rol yapan, her zaman mutlu olduğu görüntüsü veren, mükemmel görünmek isteyen kişi tonlarca ağırlığı biriktirmektedir. Ayağı kilden olan bronz bir heykeldir. Aldatıcı görünerek yaşamak kadar sağlık için kötü birşey yoktur. Kaderleri ilâç, hastane ve acıdır.
Eğer hasta olmak istemiyorsan, kabullen!.
Reddedicilik ve kendine saygı eksikliği, kendimizi kendimize yabancılaştırır. Kendimizle barışık olmak sağlıklı yaşamın anahtarıdır. Bunu kabul etmeyenler kıskanç, taklitçi, aşırı rekabetçi ve yıkıcı olurlar. Eleştirileri kabullen. Bu bilgelik, akıllılık ve terapidir.
Eğer hasta olmak istemiyorsan, çözümler bul!.
Olumsuz kişiler çözüm bulamazlar ve sorunları büyütürler. Üzülmeyi, dedikoduyu ve kötümserliği tercih ederler. Karanlığı kovmak icin kibrit yakmalı. Arı ufacıktır fakat varolan en tatlı şeylerden birini üretir. Biz ne düşünüyorsak oyuz. Olumsuz düşünce hastalığa dönüşen negatif enerji üretir.
Eğer hasta olmak istemiyorsan, güven!.
Güvenmeyen kişi iletişim kuramaz , açık değildir, derin ve sağlam ilişkiler geliştiremez, gerçek arkadaşlıkları nasıl kurabileceğini bilemez. Güven olmadan bir ilişki de olamaz. Güvensizlik sendeki inancın azlığıdır.
Eğer hasta olmak istemiyorsan, hayatı üzgün yaşama!.
Mizah. Kahkaha. Huzur. Mutluluk. Bunlar sağlığa güç verir ve daha uzun bir yaşam getirir. Mutlu kişi yaşadığı çevresini geliştir. İyi mizah bizi doktorun elinden korur.
Mutluluk, sağlık ve terapidir.

HERŞEY SENİN ELİNDE
Zamanın birinde iki tane kız kardeş varmış, nasıl akıllılarmış anlatamam.
Etrafındaki ve okuldaki tüm bilgi onlara yetmez olmuş.
Bir gün anneleri onları dağdaki bilge bir adama götürmeye karar vermiş.
Kızlar, bilge adamla bir süre çok mutlu olmuşlar ama sonra sıkılmaya başlamışlar,
"Bilgenin bilemeyeceği bir soru bulmamız lazım" diye düşünmüşler............
Kızlardan biri "Buldum!" diye sevinmiş.
İki elimin arasında bir kelebek koyacağım ve bilge adama soracağım:
"Avucumun içinde bir kelebek var. Canlı mı, ölü mü?
'Ölü' derse, kelebeği bırakacağım. 'Canlı' derse, avucumu hafifçe bastıracağım.
Her ne derse desin cevabı bilemeyecek."
Kızlardan birisi kapalı tuttuğu ellerini bilgeye doğru uzatmış.
(Şimdi lütfen siz de yapın. Avuçlarınız birbirine bakacak şekilde ellerinizi birleştirin ve uzatın. Ben açın deyinceye kadar da açmayın).
Ve sormuş: "Avucumun içinde bir kelebek var: canlı mı, ölü mü?"
Bilge adam cevap vermeden önce uzun süre kızın gözlerine bakmış, bakmış ve cevaplamış:
"Senin elinde kızım. Senin elinde...
Canlı kalması da senin elinde ölü olması da!"
Hoşça kalın, dostça kalın...