Her yıl 07 Aralık 17 Aralık tarihleri arası Mevlana Celaleddin-i Rumi'yi anıp yok olmak üzere olan insan sevgisini hatırlatmaya çalışıyoruz.
Nasıl insan sevgisidir O'nun yaşadığı hala akıl sır ermez ama bildiğim tek şey hepimizin Mevlana'dan öğreneceği çok şey var...
Bu hafta dolayısıyla mailime gelen Mevlana ile ilgili bir çok sözü, hikayeyi ve manzumeleri okudum gün boyu bu sevgiyi anlamaya çalıştım ki, hayatın dişlileri arasında yok olan sevgiyi saygıyı huzuru tekrar tekrar anlamaya algılamaya çalıştım, ama çok uzak duygular geldi.
Bu yüzden  Mevlana'nın çok güzel bir şiiri'ni sizlerle paylaşmak istedim...
Zamanla yarışılmayacağını,
zamanla barışılacağını,
zamanla öğrendim...
İnsanı öğrendim.
Sonra insanların içinde iyiler ve kötüler olduğunu...
Sonra da her insanın içinde
iyilik ve kötülük bulunduğunu öğrendim.
Sevmeyi öğrendim.
Sonra güvenmeyi...
Sonra da güvenin sevgiden daha kalıcı olduğunu,
sevginin güvenin sağlam zemini üzerine kurulduğunu öğrendim.
İnsan tenini öğrendim.
Sonra tenin altnda bir ruh bulunduğunu. ..
Sonra da ruhun aslında tenin üstünde olduğunu öğrendim..
Evreni öğrendim.
Sonra evreni aydınlatmanın yollarını öğrendim.
Sonunda evreni aydınlatabilmek için önce çevreni  aydınlatabilmek gerektiğini öğrendim.
Ekmeği öğrendim.
Sonra barış için ekmeğin bolca üretilmesi gerektiğini.
Sonra da ekmeği hakça üleşmenin,
bolca üretmek kadar önemli olduğunu öğrendim.
Okumayı öğrendim.
Kendime yazıyı ögrettim sonra...
 Ve bir süre sonra yazı, kendimi öğretti bana...
Gitmeyi öğrendim.
Sonra dayanamayıp dönmeyi...
Daha da sonra kendime rağmen gitmeyi...
Dünyaya tek başına meydan okumayı ögrendim genç yaşta...
Sonra kalabalıklarla birlikte yürümek gerektiği fikrine vardım.
Sonra da asıl yürüyüşün kalabalıklara karşı olması gerektigine aydım.
Düşünmeyi öğrendim.
Sonra kalıplar içinde düşünmeyi öğrendim.
Sonra sağlıklı düşünmenin kalıpları yıkarak düşünmek olduğunu öğrendim.
Namusun önemini öğrendim evde...
Sonra yoksundan namus beklemenin namussuzluk olduğunu;
gerçek namusun, günah elinin altindayken, günaha el sürmemek olduğunu öğrendim.
Gerçeği öğrendim bir gün...
Ve gerçeğin acı olduğunu...
Sonra kararında acının, yemeğe olduğu kadar hayata da lezzet kattığını öğrendim.
Her canlının ölümü tadacağını,
ama sadece bazılarının
hayatı tadacağını öğrendim.
Ben dostlarımı ne kalbimle ne de aklımla severim.
Olur ya ...
Kalp durur ...
Akıl unutur ...
Ben dostlarımı ruhumla severim.
O ne durur, ne de unutur ...
 Mevlana