ZORDUR Yozgat’ta yaşamak… Hele de Yozgatlı olarak daha da zor. Yüzde doksan dokuzunun Müslüman olduğu, en azından öyle ifade ettiği bir şehirden bahsediyorum. Küçük şehir olduğundan mıdır, yoksa nüfusun çoğunluğunun benim gibi köyden gelip yerleşenlerin oluşturduğundan mıdır bilmem, kültür fakiri bir vilayette yaşıyoruz.
Sokaklar sabahın beşinde süpürüldüğü halde, çok değil üç saat sonra çöplerden geçilmez duruma geliyor.
Ne acıdır ki, hala sokak ortasında olur olmaz konuşan, ulu-orta ana avrat söven, uyardığında ise, “sana mı sövüyorum?'' diyecek kadar kabalaşan, cami avlusunda dahi sözlerine sansür uygulamayan, Abdest alırken ağzını neden yıkadığını bile bilmeyen “Müslüman” kardeşlerimiz mevcut.
Kabahatler kanununa 5326/ 41 göre, “Çevre kirliliği” kapsamında; KÜFÜR SUÇTUR…!
Bizzat yaşadığım şu anımı sizlerle paylaşmak isterim;
2007nin Ramazan ayında bir yakınımızın vefatı dolayısıyla uzun yoldan geldim.
Araba kullandığım için de o gün oruç tutmuyordum.
Şehir içinde dolaşırken, bu güzel insanlardan birine rastladım.
Hal, hatır sorduktan sonra cebimdeki sigara paketini çıkarıp uzattım.
Uzatmamla birlikte elime bir tokat indi “sen ne yapıyorsun kardeşim millet oruç” dedi.
Elime inen tokat değil beynime inen balyoz darbesiydi sanki.
Çok utandım.
Yüzüm kızarmış olacak ki, bu zat hemen telkinde bulundu “Burası Yozgat kardeşim tutmuyorsan da tutanlara saygılı olacaksın”..!
Haklıydı.
Deli deyip kale almadığımız bu İnsan yaşadığı şehrin ruhunu çok iyi biliyordu.
Kendisi bu kurallara uyduğu gibi başkalarını da uyarmayı görev biliyordu.
Çocukluk çağımdaki Yozgat’tan Yıllarca uzak kaldığım halde bazı güzelliklerin değişmediğinin farkına vardım.
Örf ananelerimizin korunması bunun gibi kültürel değerlerimizin yaşatılması elbette çok önemlidir.
Ama değişmesi gereken çok önemli şeylerde var.
Örneğin “küfür”
Sokakta oynayan çocuklardan tutunda yetmiş yaşındaki dedelerimize varıncaya kadar çoğunun ağzından küfür eksik olmuyor.
Bu yalnızca Memleketimizde değil, durum ülke genelinde de aynı.
Maçta, işte, sokakta, evde, kavgada her yerde. Öyle alışıla gelmiş, olağanlaşmış ki, hoş bir sohbet ortamında bile ağızlardan olmadık küfürler çıkıyor, buda Yozgatlılara hiç yakışmıyor.
Kavga esnasında bile olsa küfür etmek son derece yakışıksız ve çirkindir.
Çocuklarımızı küfürden uzak tutmanın en iyi yolu, önce kendi ağzımızı temizlemekten geçer.
Abdest alırken ağzımızı çalkalamamızın sebeplerinden biri de budur. Kem söz, gıybet iftira hep ağzımızdan, dilimizden çıkmıyor mu?
“Küfür güç değildir”
Ağzımızdan çıkan her kelimeyi dikkatlice seçip öyle konuşmalıyız.
Tıpkı içtiğimiz su misali. Durulmasını beklemeliyiz.
Kısacası küfürsüz birey, küfürsüz toplum olmalıyız
Ağzımızdan çirkin bir söz çıktığında sokaktaki akıl fakiri insanlar bile bizleri uyaracak “Küfür güç değildir” diyecektir.
Tıpkı oruç tutmuyorsan tutana da saygılı olacaksın dediği gibi.
Benim gibi kendini akıllı zanneden bazı kişilere de hayıflanmak, utanmak düşecektir.
Kimse küfre amin demesin, küfür etmesin.
Küfürlü konuşan kişileri savunmasın, KULAĞIMI KİRLETME diyerek uygun bir dil ile uyarsın.