YAZI başlığına takılıp, birazdan anlatacağım sorunlardan kendimi soyutladığım hissine kapılmayın. 365 günün her birini bir şeyleri anma, önemseme ve dikkat çekmek için “özellikli günler” haline getirdik, bir günlüğüne de olsa değerli kıldık.
Geçtiğimiz hafta 10-16 Mayıs tarihleri arasında ''Dünya Engelliler Haftası” olarak çeşitli faaliyetler tertiplendi. Engelli kardeşlerimizin varlıklarına, yaşam haklarına ve hayattaki sorunlarına dikkat çekilerek, çeşitli etkinlikler düzenlendi, onlara önemli bireyler olduklarını hissettirmeye, onların duygularına tercüman olduğumuza inandırmaya çalıştık.
Ülkemiz nüfusunun yüzde 7’sini oluşturan Engelli vatandaşlarımız, kimimizin ağabeyi, evladı, kimimizin kardeşi yeğeni.
Tüik’in 2013 verilerine bakıldığında 15 bin 16 engelli insanımızla Yozgat başı çekmekte.
Türkiye’deki nüfus ortalamalarının üzerinde engelli nüfusa sahip olan Yozgat, bu kardeşlerimizi temsil eden birçok dernek göze çarpmakta. Gerçekte ise, amacına hizmet eden STK sayısı bir ya da iki tane ancadır.
Bu gerçek, derneklerimizin pasif olduğundan değil, Yozgatlıların samimiyetsizliğinden, engelli yakınlarının yeterince sahip çıkmadıklarından, yaşadıkları sorunları, bireysel çözüm aramalarından kaynaklanmakta.
Engelli kardeşlerimizi evlere hapsetmek için elimizden gelen tüm gayreti esirgemiyoruz.
Yozgat’ta zihinsel engelliye, “deli” bedensel engelliye, ''çalık, çolak'' gibi lakaplar takarak her gün biraz daha hayattan koparıp, dört duvar arasına, yalnızlığa mahkum ediyoruz.
Oysa onların ne kadar vatanperver olduklarını daha geçen gün Yozgat Jandarma Alay Komutanlığı'nda asker elbisesi giyerek “bu hayatta bende varım, vatan benimde bir parçam” mesajı verdiğini hepimiz gazetelerden gördük, okuduk.
Jandarma Alay Komutanımız Albay Bilgehan YEŞİLYUR komutanımızı tebrik ediyorum. Bedenleri askerliğe elverişli olmasa da o peygamber ocağına girip bir günde olsa kahramanlarımızın üniformasıyla objektiflere poz vermesi ne büyük bir sevinç.
Aynı töreni diğer devlet kurumlarından engelli kızlarımız içinde bekliyoruz. Onlarda hemşire, öğretmen polis kıyafeti giyerek “bu hayatta bende varım” diyebilmeli.

ENGEL SİZSİNİZ…!
Diğer bir gerçek de, bu kardeşlerimizin yaşam sevinçlerini, evlenip yuva kurmalarını kolaylaştırmak yerine, devletten aldığı “bakım aylığı” kesilecek düşüncesiyle, kanunen yuva kurmasında sakınca teşkil etmeyen, fiziksel engelli gençlerin geleceğini karartıyor, biz anne babalar öldükten sonra onların yaşamasına da gerek yokmuş gibi bakıyoruz.
Sanki devlet bu aylığı vermese, aç kalacaklar, ya da evladını sokağa ter edecekler?
Yozgat Nüfusunda bir başka acı gerçek ise; Nüfusun her geçen gün biraz daha yaşlanması, yalnızlaşması…
Buna sebep ise, Yozgat il genelinde genç işsizlerin, iş imkânı bulamayıp, büyük şehirlere giderek gelecek gailesine düşmesi, doğduğu yerde doymamak…
Geride bıraktıklar, anne baba, yaşlılığın ve yalnızlığın verdiği fiziki ve duygusal yorgunluk nedeniyle, yaşamdan büsbütün uzaklaşıp, ölümü kurtuluş olarak görmesine sebep olmakta.
Hâlbuki bu sorunları ortadan kaldırmak elimizde.
Devletimizin sağladığı bakıcı aylığına ek olarak kendimizden de fedakârlık ederek, İşkur aracılığıyla yeni bir istihdam alanı oluşturulabilir, bu ailelere refakat edecek, işsiz kadın ve gençlerimize yeni bir imkân sağlanırsa bu insanlarında sorunları çözülür düşüncesindeyim.
Bu sayede yaşlılarımız huzur evi aramak, evine hapsolmak yerine, işsizlerimiz hem evinin geçimine katkıda bulunur, hem de o umutsuz insanlarımıza umut olur kanaatindeyim.
Engel biziz, çözümde kendi elimizde.