BABA kelimesi her ne kadar bir aile reisini simgelese de bizler devletimizi de baba biliriz.

Devlet baba tarafından alınan kararlara harfiyen uymasak da, mecburen boyun eğeriz. Bu günlerde salgın hastalık sebebiyle devletimizin aldığı önemli kararlar kapsamında olan babalara oldu.

Sağlığımız açısından alınan tedbir kararları doğrultusunda önce kahvehane ve bezeri yerler kapandı, akabinde gelen 65 yaş üstü kişilerin sokağa çıkma yasağı başta babalarımızı dört duvara mahkum kıldı.

Babalar annelere benzemez, alışık değildir öyle eve kapanıp televizyon seyretmeye, eşiyle sohbet etmeye. Bir gün bile evde kalsa eşleri istediği Tv programını izleyememekten sıkılır ve “dışarı çık da bir hava al”, veya bahaneden eksikler sipariş edilerek evin işlerini daha kolay yapacağını düşünürler.

Vel hasılı kelam babalar eve sığmaz.

Bugünlerde herkes babasıyla hemhal oluyor.

Bir taraftan hastalık kapma riski, diğer taraftan sokağa çıktığında devlet baba tarafından ceza yeme endişesi, en kötüsü de evde eşiyle kavga etmemek için geçim cenderesi üçlüsüne sıkışıp kaldılar. Yaşları ilerlemiş olduğundan internet kullanmayı bilmez, kitap okuma alışkanlı olmamış, Namaz vakti desen camiler kapalı, ne yapsın bu garip babalar…

Tüm bu yaşananlardan haberdar olan evlatlar babalarının yaşadığı ihtimal dâhilindeki zorlukları dillendirmeseler de biliyorlar. Bu yüzden de şu kritik günlerde babalarıyla sık sık telefonla görüşerek; “Baba İyi misin?” sualiyle gönüllerini hoş etme derdindeler.   

Hepinizin bildiği ve yaşadığı üzere biz Yozgatlıların kaderi gurbet.

Sanırım annesi babası Yozgat’ta ikamet edipte, evlatları gurbette olmayan kimse yoktur.

Ya kızını gurbete gelin etmiş veyahut rızık gailesiyle oğlu gurbete çıkmıştır.

Gurbetteki yakınları ya bayramdan bayrama veyahut yaz tatillerinde ata-ecdadını ziyaret edip giderler.

Şu kahrolası salgın hepimizi canımızdan bezdirse de, güzel şeylerde oluyor.

Bende evlatları gurbette olan bir babayım. Ekmeğimin peşine düşüp İzmir’de 35 yıl rızık sürgünü hayatından sonra ekonomik şartlar ve sıla özlemim baskın geldi, çocuklarımı baş-göz ettikten sonra Yozgat’a döndüm. Benim yaşadığım baba, anne ve kardeş özlemini şimdi çocuklarım çekiyor, kaderin cilvesi, bende babamın annemin yaşadıkları hasreti yüreğimde hissediyorum.

Hemen her gün telefonla arayıp; 'Baba iyi misin?' Sorularına muhatap oluyorum.

“İyiyim şükür”, demem onlara güç veriyor. Virüs denen illet benim yavrularımı şahsım için endişelendirdiği kadar bende onlar için kuşüm çekiyorum. Benzer durumu tüm Yozgat halkı da yaşıyor.

Ben babamı kaybedeli 21 yıl oldu, fakat baba yerine koyduğum büyüklerim var. Otururum dizlerinin dibine onların beynindeki ömür sermayelerini dinlemek ne büyük bir servettir. Bu günlerde aramıza kahrolası Coronavirüsü girdi. Ama onları unutmadım. İki güne bir arar hatırlarını sual eder. Bir şeye ihtiyaçları olup olmadığın sorarım. Baba diyemesem de babam gibi değer verir kimine Abi der, kimine 'Emmi, Amca' derim.

Onlar bizim değerlerimiz. Her biri tek başına kültür hazinesi. Dünya genelinde yaşanan bu veba korkarım ki insani değerlerimizden çok şey götürecek. Kesin olmasa da insan eliyle hazırlandığı düşünülen bu virüs dünyamızda çok şeyi değiştireceğe benziyor.

Toplumsal hafızamızı toprağa gömüp dijital, sanal bir hayata geçmemizin de ilk adımı gibi. Eğer babanız, anneniz hayattaysa onlara iyi bakın, gönüllerini hoş edin.

Babalar; sevgisini dışa vuramaz, kaşları hep çatıktır sevse de belli etmez.

Babalar; kin tutmaz, bir kez evladı 'baba' desin, yüreğinde yağlar erir. Tabi bir de babasız büyüyen yetimler var. O yetimler babasına tekrardan kavuşmak için kim bilir nelerini feda ederlerdi.

Babalar; eskileri konuşmaktan hoşlanır.

Onlara gelmişini geçmişini sorun, okulunu, askerliğini daha da ötesi sevgililerini, sevdiklerini sorun, asker bavulu gibi dökülüverirler.

Her gün beş-on dakikanızı ayırıp, “baba iyi misin” deyiverin.

Ne de olsa garba yönelmiş gün misali ufuktan kaybolup giderler.

İnşallah bu kara günlerde geçecek, yine bahar gelecek çiçekler açacak. Gönül bahçenizdeki gülleri soldurmamanız dileğiyle.

Devlet babaya da bir çift sözümüz var…

Devleti var eden millettir, Devlet babamız da caydırıcı tedbir mahiyetinde bazı babalara kesmiş olduğu cezaları affedeceği kanaatindeyim. Babalar affetmeyi sever, Türkiye Cumhuriyeti Devletine de yakışan odur.