Tekin, yeni dönemde okulların kıyafet politikasında önemli bir değişikliğe gittiklerini, artık velilerin belirli mağazalara yönlendirilmesinin söz konusu olmayacağını duyurdu.
ARTIK HER OKUL KENDİ KIYAFETİNİ BELİRLEYECEK
Bakan Tekin, okul kıyafetleriyle ilgili yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi: "Artık her okul kendi kıyafetini tanımlayacak. Herhangi bir mağaza ya da markaya yönlendirme yapılmayacak. Öğrencilerimiz, istedikleri ilde benzer kıyafetleri temin edebilecekler. Okullardan yalnızca kıyafet modelini tanımlamalarını istedik. Arma ya da özel baskı zorunluluğu olmayacak. Böylece veliler üzerindeki ekonomik yükü azaltmayı hedefliyoruz."
Ayrıca kıyafetlerin her eğitim kademesi için dört yıl boyunca değişmeyecek şekilde tasarlanacağını belirten Tekin, siyah önlük geri geliyor iddialarını ise kesin bir dille yalanladı.
Yeni eğitim-öğretim yılı itibarıyla Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli'nin uygulamaya konulduğunu belirten Tekin, modelin okul öncesi, ilkokul 1-2, ortaokul 5-6 ve lise 9-10. sınıflarda uygulanacağını söyledi. Her yıl bir üst sınıfın dahil edilmesiyle modelin kademeli olarak yaygınlaştırılacağı aktarıldı.
Müfredat değişikliğine neden gerek duyulduğuna değinen Tekin, "Uluslararası toplantılarda Türkiye'nin eğitim sisteminin bilgi ezberine dayalı yapısı eleştiriliyordu. Biz, beceri odaklı, dinamik ve çağın gerekliliklerine uyumlu bir müfredat geliştirdik" ifadelerini kullandı.
Tekin, yeni modelin sürekli olarak izlenip değerlendirileceğini, bu amaçla hem bakanlık bünyesindeki birimlerin hem de il ve ilçe milli eğitim müdürlüklerinin aktif rol alacağını bildirdi. Öğretmenlerin geri bildirimleri için özel dijital kanallar oluşturulduğu da açıklandı.
Bakan Tekin, son dönemde kamuoyunda gündeme gelen LGS sınavı güvenliği tartışmalarına da değinerek şu açıklamayı yaptı: "Sınav kitapçığı sınav bittikten bir saat sonra sosyal medyada paylaşıldı. Bu, bizim planladığımız saate göre daha geç bir paylaşım. Sınav güvenliğini riske eden bir durum söz konusu değil. Ancak yine de ilgili kişi hakkında suç duyurusunda bulunduk. Bu tür konularda öğrencilerin ve velilerin duygularını istismar eden kişiler maalesef var."
YABANCI DİL EĞİTİMİ VE ANA DİL VURGUSU
Dil eğitimine ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Tekin, Türkiye’de çocuklara verilen yabancı dil eğitim süresinin OECD ortalamasının iki katına yakın olduğunu, ancak başarıda beklenen seviyeye ulaşılamadığını belirtti.
"Ortaokul birinci sınıfta başlatılan yoğunlaştırılmış yabancı dil programı olumlu sonuçlar veriyor. Şu an bu uygulama yaklaşık 300 okulda devam ediyor. Ayrıca yabancı dil sınav sistemini de değiştirdik. Artık öğrenciler; okuma, yazma, konuşma ve dinleme becerileri üzerinden değerlendiriliyor."
Ana dil becerilerinin yabancı dil öğrenimi üzerindeki etkisine de dikkat çeken Tekin, çocukların Türkçeyi yeterli düzeyde kullanamamalarının yabancı dil öğrenimini de olumsuz etkilediğini vurguladı:
"Çocuklarımız eğer Türkçeyi 300-500 kelimeyle konuşuyorsa, onlardan yabancı dili 1000-2000 kelimeyle öğrenmelerini bekleyemeyiz. Bu nedenle Türkçeyi merkeze aldık."