Kadınlar hayatımızın öznesidir. Nesneye hayat veren kadındır. Onların olmadığı bir dünya, nerden baksanız bakın eksik ve yarımdır.
Kadınlar annedir, abladır, bacıdır, vefalı eştir. Onun içindir ki kadın sevgiye ve saygıya en çok lâyık olandır.
Büyük halk ozanı Neşet Ertaş’ın deyimiyle "Kadınlar insandır, biz insanoğlu." Hakkını özgürlüğünü korur, ufuktaki en küçük tehlike de sesini çıkarır.
Ve yüreğini ortaya koyar, gerektiğinde başörtüsüne de sahip çıkar. Bağımsızlığını da korur.
Kişilikli onurlu duruşu ile kadın olarak, belki de bu yüzden ağır gelir bazı insanlara.
Yalansız, riyasız, hilesizdir. Ömrünü ailesine çocuklarına adar. Ve hayatta ki başarısı her yere yansıdığı gibi işinde de, başarısına odaklı yaşar.
Kimse onu doğruluktan alı koyamaz.
Bir Türk kadını tarlada çiftçi evde anne mutfakta aşçı yolda şoför okulda öğretmen hastanede doktor sokakta yardım severdir.
Bir Türk kadını asla yıldırılamaz onu başarısızlıkla suçlayamazsınız onun her dalda geri iteleyemez onurunu şerefini hiçe sayamaz ve ona asla ve katı yanlış yapamazsın.
Çünkü Türk kadını sezgi de güçlü ilim de bilgili dinin de bağlılık evinde sadakattan asla vazgeçmez. Zira bir Türk kadını susmaz sessizliğe mahkum ettirilemez onun asla yaşama sevincini alamazsınız elinden.
Örnek olarak:
‘’Nene Hatun’’
Nene Hatun, 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşına 22 yaşında gencecik bir anne olmasına rağmen "Bu bebeği bana Allah verdi, ona Allah bakar." diyerek bebeğini beşikte bırakıp Erzurum halkıyla cepheye koştu.
Genç yaşta gösterdiği büyük kahramanlıkla gönüllerde taht kuran ve Türk kadınının kahramanlığının simgesi olan Nene Hatun'un bugün de dillerden düşmeyen bu cesareti nesilden nesle aktarılmıştır.