Kudüs mü? Jerusalem mi?
Kudüs adı öncelikle söylemem gerekir ki biz Müslümanlarca bilinen ismidir. Günümüzde batı dilinde Jerusalem olarak geçmektedir. Size bir anımı anlatarak başlamak istiyorum. Türkiye’den Kudüs araştırmaları için Kudüs’e gittiğimde ilk olarak Telaviv Ben Gurion Havalimanına indim. İlk gidişim, kimseyi tanımıyorum, beni karşılayacak kimse yok. Etrafta Türkiye’den gelenler var fakat herkes farklı bir iş için gitmiş, Araştırdığım kadarıyla bazı kişilere ayrı muamele ediliyor havalimanında önce bir kontrolden geçiriliyor saatlerce bekletiliyormuş. Benim bindiğim uçakta herkesin pasaport kontrolünden geçip, beni bekletmeleri biraz canımı sıksa da ne olabilir ki dedim ve sabırla üç saat bekledim. Kadın çalışanın You can pass (geçebilirsiniz) demesiyle Türkçe gerçekten mi? çok teşekkür ederim diye şaşkınlıkla konuşmuşum. Konveyör bantlar vardır (Havalimanında bagajını teslim almak için dönen bantlar) o bantlarda sadece benim gariban valizim kalmış üç saat boyunca dönmüş durmuş. Neyse dedim kendimi bide Kudüs’e atarsam oldu bitti, yalnız akşamın dokuzu olmuş saat, Yusuf Yusuf oldum bir ara, minibüsleri gördüm tabi herkes İsrailli burada minibüs şoförüne İngilizce Can I go to Kudüs (Kudüs’e gidebilir miyim) diyorum fakat karşımdaki adam What is Kudüs (Kudüs ne) diyor. İyice afalladım ne yapacağımı şaşırdım on beş dakika adama Kudüs’ün neresi olduğunu anlatmaya çalıştıysam da faydalı olmadı. En son arabanın üzerine bakıp Jerusalem yazısını görünce kafamda ampuller yandı ve dedim ki bunlar Jerusalem olarak biliyor. Adama en son sadece Jerusalem dedim. Adamda İbranice ha şöyle yola gel dercesine söylendi. O günden sonra Kudüs’e verilen isimleri araştırmaya başladım. Bakalım ne kadar değişik isimleri varmış: Kudüs adının geçtiği en eski belge, M.Ö. 19. ve 18. yüzyıllara ait Mısır metinleridir. Kudüs şehri o dönemde inandıkları tanrının ismine nispet ettikleri ve Sâmî dillerde yer alan “Salem, Sâlîm, Şâlîm” adını almıştır. Milattan önce 16. yüzyıla ait Tell Amarna mektuplarında Kudüs adı “Urusalim”, Geç Asur metinlerinde “Urusalimmu”, İbranice Masoterik metinlerde “Yruşlm” ya da “Yerûşâlayim”, Eski Ahid’in Arâmîce metinlerinde “Yerûşâlem,” Ahd-i Atik'te ise “Hakikat Şehri ve Sion ya da Zion” ve eski İbranî paraları üzerinde şehrin ismi, “Yerushalayim” olarak geçmektedir. Grekçe’de “Hierosolyma”, Latince’de ise “Jerusalem” ve “Jerosolyma” adına rastlanır. Roma İmparatoru Adriyanus, şehri ele geçirdiğinde adını “İlia Capitolina” olarak değiştirmiştir. Yaklaşık iki yüzyıl bu isimle anılan Kudüs, Müslümanların fethiyle beraber “Beytü'l-Makdis” ya da “Beytü'l-Mukaddes” olarak isimlendirilmiştir. Memlukler Döneminden itibaren, yani XI. yy’dan sonra ise İslâm âleminde kutsal ve bereketli yer anlamlarına gelen “Kudüs” adını almıştır. Batı dillerindeki yazılış şekli ise “Jerusalem” dir.
Kur’an-ı Kerim’de Kudüs ismi geçmemesine rağmen müfessirler “El-Mescidü'l-Aksâ, Mübevvee Sıdk ve El-Arazü'l-Mukaddese” gibi tabirlerle ya Kudüs'teki Beytü’l-Mukaddes'in ya da genellikle söz konusu şehrin içinde bulunduğu Filistin topraklarının kastedildiğini belirtmişlerdir. Ancak Kur’an-ı Kerîm ve Hz. Muhammed’in hadislerinde Mescid-i Aksâ’ya yapılan atıflar onun Müslümanlar için taşıdığı önemi ortaya koymaktadır. İsrâ Sûresi’nin 1. ayetinde “Kulu Muhammed’i geceleyin, Mescid-i Haram’dan kendisine bazı âyetlerimizi göstermek için, etrâfını mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ’ya götüren Allah’ın şânı yücedir. Her türlü noksan sıfatlardan münezzehtir.” denmektedir. Bu âyet Hz. Muhammed’in Mekke’den Mescid-i Aksâ’ya yolculuğundan sonra vuku bulan Mirâc’ın Mescid-i Aksâ’da gerçekleştiğini gösterir. Kur’ân-ı Kerîm’de Mescid-i Aksâ’nın mukaddes hüviyetini belirten dolaylı atıflar dışında Hz. Muhammed’in hadislerinde de buna dair izler mevcuttur. Konuyla ilgili olarak bir hadiste; “Kureyş beni tekzib ettiği vakit, Hicr’da doğruldum. Allah teâlâ hazretleri Beytü’l-Makdis’i bana tecelli ettirdi. Ben onlara onun alametlerini birer birer haber vermeye başladım. Hem Beytü’l-Makdis’e bakıyordum hem haber veriyordum” buyrulmuştur. Diğer bir hadiste ise; “(Namaz ve ibadet için) hiçbir mescide sefer edilmesi doğru değildir. (Ziyade sevap umarak) yalnız şu üç mescide sefer edilir: Mescid-i Haram (Mekke), benim mescidim Mescid-i Nebevî (Medine) ve Mescid-i Aksâ (Kudüs)” buyurulmuştur.
Kudüs ismi Tevrat’ta geçmemektedir. Bu isim yerine “Tanrının seçeceği yer” ifadesi geçmektedir. Kudüs’ten ziyade Gerizim dağı kutsal alan olarak kabul edilmiştir.
Tanrının bu şehri dürüstlüğün şehri olarak nitelendirdiği, Kudüs’ün Yahudilikte dürüstlük sembolü, adaletin yeryüzündeki dağıtım merkezi olduğu savunulur. Hezekiel Kudüs’ü anlatırken Kudüs’ün tanrıya ait olduğunu ve bundan dolayı her türlü ayrıntı ve detayların varlığından bahseder.
Evliya Çelebi Seyahatname’de “Yunanca’da İlya vilayeti derler. Süryâni’ler Makdine derler. İber dilinde Hâs, Arap halkı Beyt-i Mukaddes ve Kudüs derler” ifadeleri ile Kudüs’ün isimlerine değinmiştir. Burada da belirtildiği üzere, şehre verilen tüm adlandırmalarda ortak olarak, “Allah’ın evi, temiz, barış ve kutsal” anlamları yüklenmiştir.