Yozgat ve yöresi her konuda ihmal edildiği gibi tarihi  mekân olarak da ihmal edilmiştir. Çıkarılan eserler dağıtımı, elde kalan eserler ise oraya buraya serpiştirilmiştir. Ciddi anlamda bir kazı çalışmasının yürütülememesi tarihi mekânların üzerini örterek küllenmesine hatta talan olmasına (define arayıcılarının tarumar etmelerine) neden olmaktadır.
Yozgat tarihi ve turizm değerleri itibariyle üç noktada yeniden ele alınmalıdır. Birincisi yer altı madenleri itibariyle, İkincisi kaplıcaları itibariyle, Üçüncüsü de tarihi ören yerleri itibariyle.... Biliyoruz ki, bunların ortaya çıkarılması zaman alacaktır. Turizm değerleri ve kaplıcalarının değerlendirilmesi hususunda birçok yazı yazmışızdır. Sonuç paraya, ödenek çıkarmaya kalıyor. Kaplıcalarımız değerlendirecek, modern tesisler kurulacak yatırımcı lazım....  Tarihi mekanlar gün yüzüne çıkarılacak, para, ödenek, zaman lazım.... Madenlerimizi çalıştırmamız içinde yatırımcı ve sanayici lazım....          
Galatlara başkentlik etmiş olan Tavium (Buyüknefes) Harabeleri kazı çalışmasını bekliyor. Hitit Başkenti olan Hattusas burnumuzun dibinde .Tarihe tanıklık eden Kerkenez dağı İlimizin toprakları içerisinde, Roma döneminden beri kullanılan tarihi hamamlarımız halen hizmet bekliyor. Nereyi kazsanız oradan tarihi eser ve tarihi doku fışkırıyor. Yer altı çarşıları ile ilkçağ dönemine ait yerleşim  alanlarıyla Yozgat nerede ise tarih kokuyor. Ama biz bugüne kadar bu tarihi dokudan yeterince istifade edebilmiş değiliz.
Tarihi Kerkenez Dağından söz edelim. Tarihe tanıklık eden bu kayıp şehrin kalıntıları bugün yer yüzüne çıkarılıyor. Lidya Kralı Krezis ile Pers hükümdarı Büyük Keyhüsrev arasında MÖ.540 yılında meydana gelen savaşta Kerkenez’in yağma edilerek yakılıp yıkıldığını biliyoruz. Güneş tutulması ile karanlığa bürünen Kerkenez’in en hakim noktasında tarafların “Tanrı savaşmamızı İstemiyor!” diyerek savaşı bıraktıklarını ve savaşmaktan vazgeçtiklerini biliyoruz. Tarihe tanıklık eden bu olayın yıllarca efsane gibi anlatılıp dillendirildiğine şahit oluyoruz.
Bölgede uzun yıllar kazı çalışmalarına başkanlık eden İngiliz Arkeologlar Francoise Summers ve eşi buradan çıkarılan tarihi eserleri korumaya alıp adeta o günlerin anısını yeniden yaşamaya çalışıyorlar. Ancak Kazı çalışmalarının belirli bir izin doğrultusunda yapılması ve ödeneğinin kısıtlı olması sebebiyle çalışmaların ağır yürütüldüğünü ifade edebiliriz.
Yozgat Arkeoloji müzesinin yapılamamış olması önemli bir eksikliktir. Kerkenez Dağında çıkarılan tarihi eserleri, Büyük Nefes bölgesinde ortaya çıkarılan tarihi kalıntıları maalesef koruya bilmiş el altında tutabilmiş değiliz. Bu eserler Arkeoloji Müzesinde değerlendirilmeyi sergilenmeyi bekliyor.
Kazı çalışmalarının zaman alması sebebiyle Kerkenez Dağında ve Büyük Nefeste çıkarılacak tarihi eserlerin sergilenmesi de yıllarımızı alacaktır. Gönül arzu ediyor ki; tarihi eser ve tarihi ören yeri itibariyle önem arz eden Yozgat yöresi turizmde kendine düşen payını bir an önce alsın!..
Sarıkaya ve Yerköy Kaplıcalarını düşünün! Roma döneminden beri kullanılan kaplıcalar maalesef tarihe tanıklık edemiyorlar. Sarıkaya Kaplıcalarında kazılar yeni başlatıldı.Yerköy Uyuz Hamamı da kendi kaderiyle baş başa bırakıldı. Şifalı suları ile ünlü olan Yerköy Uyuz Hamamı bugün için kayıp nehir durumundadır. Kazı çalışmaları ve sondaj çalışmasını beklemektedir.
Yozgat’ın sorunu beyin gücü noktasındadır. Yozgatlı yöneticiler, siyasiler ve bürokratlar gayret ve çabalarını ortaya koymalıdırlar. Yozgat ve yöresinin tanıtıma, yatırıma ve pazarlanmaya ihtiyacı vardır. Yozgat’ın turizme kazandırılması konusunda yeterli kaynaklara sahip olduğunu söylüyoruz. Gerisi bize- yöneticilerimize ve siyasilere kalmış bir konudur.