Gelini moturdan indirdiler. Gençler bayrağı kırdılar. Damat kırmızı bayrağı kırana 20 lira, yeşil bayrağı kırana 10 lira verdi. Cemayunur hala siyecin başından çanak attı kırdı. Yine leblebi, sarıüzüm, fıstık ve bozuk para kotelediler. Kapıştık. Gelin evin kapısına goca bi mıh çaktı. Yarım saat falan millet yine haley çekti. Herkes dağıldı. Bundan sonraki aktivitelerin çoğu delağanlılar odasındaydı.
Akşam düğün evinden yemek geldi. Damadı giydirdiler. Yüksük oyunu, palaska oyunu falan oynandı. Beni koyün p...leri damadın evine yular istetmeye saldılar. Bende gafil bir şekilde yuları istediğimde yüzüme katran çaldılar. Dayak attılar. Gönderdiler. Millet halime gülüştü.
Akşam Aleddinin Bahri salavat getirerek gençlerin önüne düştü ve “İki cihan memberi, çağırayım dosya dosya” diye söylüyor, bizde hep bir ağızdan A. diye bağırıyorduk. Damadın evine kadar bağıra bağıra geldik. Tezeklerden, yakacaklardan bir ateş yakmışlar ki, motur lastiği falan bir acayip yanıyordu. Hoca damadı dualarken arkadaşları damada doğru dövmek için yanaşıyorlardı. Hadi denmeye kalmadı yumruk, depik, şamar falan, damada bir giriştiler, damat kendini evine zor attı.
Artık düğün bitmişti. Herkes dağıldı. Yaklaşık yarım saat sonra damat tüfek attı. Sorun yok yani.
Niye milyarlar harcayıp da keyifsiz düğünler yapılıyor, samimiyetsiz konuklar ağırlıyorlar ki. Tezek ateşinin sıcaklığında dost dayanışması eşliğinde güzellik samimiyet ve vefanın yalnız bırakmadığı komşuluklar içerisinde ne doyurucu düğünlerdi bizim düğünlerimiz.
O düğünlerden doğan çocuklar vatansever, millet sevdalısı, hakka ve adalete sadakatli, onurlu ve candan oluyor. Çeyizleri de bir garuulle, bir gomüdün, 20 batman yün, 4 yastık, bir süpürge, 1 halı, 1 ayna, birkaç çıkı bohçaydı… 
Zaten Yüce Allah'ta hep mesut ve bahtiyar ediyordu onları…