İskele adıyla  mekan kurulmuş
Bir başka yüzlüdür benim Yerköy’üm.
Delice de akan sular durulmuş
Bir başka  özlüdür  benim Yerköy’üm.
    Evliya Çelebi buradan geçmiş
    Çeşmelerden soğuk suların içmiş
    Ağalar beyler konaklamış göçmüş
    Bir başka nazlıdır benim Yerköy’üm.
Keçi Kalesinde bir tarih yazdım
Küçük, Büyük Nefes köylerin gezdim
Dedenin Tepe den Yerköy’ü süzdüm
Bir başka sazlıdır  benim Yerköy’üm.
    Dağını taşını  dolaşıp gezdim
    Tarihi kalıntılar görüp sezdim
    Basıp dalına  gülünü mü  ezdim
    Bir başka yazlıdır  benim Yerköy’üm
İskeleden  bindin kara trene
Selam yolladım Yozgat’a gidene
Sorup sual eyledim tüm  inene
Bir başka yüzlüdür benim Yerköy’üm.
    Uyuz Hamamı bir başka harika
    Bulamaçlı Kaplıca verir şifa
    Dönerim bekle inşallah bir daha
    Bir başka tozludur benim Yerköy’üm.
Hocanın Köyünü ziyaret ettim
Oradan da Molla Osman’a gittim
Köprücü Hoca Türbesin seyrettim
Bir başka ayazlı benim Yerköy’üm.
    Balıklı Gölünden haberin aldım
    Hatibin Köyünden çok selam saldım
    Kırımlı Kara Mahmut  yolum sordum
    Bir başka  hazlıdır benim Yerköy’üm.
Kütü Dağı Hüyük’e doğru bakar
Delice Suyu yüreğimi yakar
Karanı Dere uzayarak akar
Bir başka sözlüdür benim Yerköy’üm.
    Verimlidir toprağın hem anladım
    Dert ve sıkıntın anlatıp dinledim
    Yoksul kaldım ahlar çekip inledim
    Bir başka  sazlıdır benim Yerköy’üm.
Seven seni hiçbir zaman unutmaz
Bu gönülü yalanlarla avutmaz
Güzelliğin deli eder  uyutmaz
Bir başka  avazlı benim Yerköy’üm.
    Garip Ozanım oturup süzüldüm
    Zengin toprağın taşınla ezildim
    Çaresiz kaldım haline üzüldüm
    Bir başka  pozludur  benim Yerköy’üm.
Ahmet SARGIN/ YOZGAT
İNCEÇAYIRLI YEDİVERENLER
Temmuz başlarında bir haber gelir,
Askere çağrılır köyde erkekler.
Bu sırada ekin arpa biçilir,
Askere çağrılır köyde erkekler.

“Dek durmamış Moskof’u, İngiliz’i”
Müstecep Ağadan nasihat gelir,
Yaradan verdi bana hepinizi
Ben de veririm bu vatana sizi.

Yozgat Asker Şubesine varılır,
Bir bir isimler okunup sayılır,
Tek haneden altı oğul bir torun,
Yedi yiğit bir bölüğe ayrılır.

Yozgat ili İnceçayır karesi,
Müstecep Ağanın yedi pâresi.
Böylece anılır ‘Yediverenler’.
Yediverenler de ülkenin çaresi...

Köylerinden kırk bir kişi sayıldı,
Anne, gelin duyar duymaz bayıldı,
‘-Vatan tehlikede, devlet zorda,’
Denilince, herkes birden ayıldı.

Allah(c.c.) razı olsun ecdadımızdan,
Oğullar, torun verdi kanımızdan,
“-Moskoflar, Akdağ’a kadar dayanmış,
Gerekirse geçeriz canımızdan...”

Son yedikleri de kavurga oldu,
Gece-gündüz evlere de yas doldu,
Ayşe nine ersiz kaldı yıllarca,
Hasretle, acıyla gelinler soldu.

Ağıtlar yakıldı oğul, toruna,
Torun Osman, Yakup dönmez yarına,
İkisi de şehit oldu Çanakkale’de,
Yetiştiler ülkesinin darına.

Ahmet, Mehmet, İbrahim, Salih gazi,
Ana-baba, bütün millet hep razı,
Evlât- torun, Eşrefî de duada,
Vermez hiç bir tat vatandaki hazı.
(Yozgat’ın İnceçayır Köyünden  Müstecep Ağanın altı oğlu ile bir torununun aynı anda askere gidişleri.
Ve Çanakkale’de birbirlerinden ayrı düşerek şehit ve gazi oluşlarının destanıdır.)
    Ekrem GÜRER/ YOZGAT