Benim için güzel bir tesadüf ki gazetemiz “İleri” ile aynı yaştayız. İkimizde 1967’de  doğmuşuz. Ben de,  “İleri” de,  nelere şahit olmadık ki 48 yıl boyunca. Türkiye’nin değişimini ve Yozgat’ın değişimini beraberce  yaşadık. 
Türkiye gibi kurumsal yapılanmaları oturmamış ülkeler için yerel bir gazetenin 48 yıl dimdik ayakta kalması kolay iş değildir. Arkasında dev sermaye gruplarının bulunduğu ulusal gazeteler arasında bile 48 yılını tamamlamış gazete sayısı,  bir elin parmaklarını geçmez. 
48 yıl yayın hayatında kalmak tek zorluk değildir. Asıl zorluk, bu süre boyunca objektif kalabilmektir. Kimsenin adamı ve kimsenin gazetesi olmamaktır. Kimseye yaranma endişesi olmadan ve kimseden korkmadan haber yapmak, yazıp-çizmektir. “İleri” bunu başarmıştır. 
Aslına bakarsanız 48 yıl yaşamanın püf noktası da buradadır.  Bir siyasi partinin yanaşması olunsaydı, o parti iktidardan gittiğinde gazete de yayın hayatına son verirdi. Ya da bir kişinin yada şirketin çıkarlarını korumak için yayın yapsa idi çıkar bitince, gazete de biterdi. “İleri” bunları tercih etmediği için bu kadar uzun yaşayabilmiş. 
Anadolu basınının zorlukları bununla da sınırlı değildir. Hiç te karlı olmayan ve sadece idealiniz uğruna çaba sarf ettiğiniz  yerel gazeteniz için mali zorluklarla da  baş etmek zorundasınızdır. Sınırlı reklam ve ilan gelirleri  ile kağıt, baskı, dağıtım ve çalışan giderlerini karşılamak başlı başına külfettir. Bu mali dengeyi bir gün değil, bir ay değil, bir yıl değil, 48 yıl boyunca kurmak büyük bir başarıdır. 
Teknik zorluklar bugün için hafiflemiş olsa da yarım yüzyıl öncesinin dünyasına gittiğinizde nelerle karşılaşırsınız. Kocaman bir masa, üzerinde bölüm bölüm küçük kutucuklar, içlerinde kurşun harfler, bu harfleri elleri ile teker teker alıp sıraya dizerek haber oluşturmaya çalışan emekçi, bunların birleştirilmesi ile oluşan tablet ve onun makinaya konulması. Sonrasında ise takır takır çalışan matbaa makinası. Akan mürekkep, kayan yazı, arıza yapan makine… neler neler.
İşte bu yollardan geçmiş “ İleri”. 
Çok zor yollardan.
Tarihe de tanıklık etmiş. 
1971 Askeri muhtırasını, 1974 Kıbrıs çıkarmasını, Milliyetçi Cephe hükümetlerini, Anarşi dönemlerini, Demirel- Ecevit-Erbakan-Türkeş’i, 1980 İhtilalini, 1982 Anayasası’nı, Özal’lı yılları, Koalisyon hükümetlerini, Erdoğan’lı yılları…
Her şeye rağmen Türkiye’deki hızlı değişimi. Yozgat’taki kimi iyi kimi kötü değişimi…
Her şeyi yazmış, her şeye tanıklık etmiş “ İleri”. Tarihe not düşmüş. 
Bu başarı hikayesinin arkasında çok sağlam bir yapı var aslında. 
Her şeyden önce gece gündüz çalışan ve geçmişte çalışmış olan emekçilerin özverisi. 
Bir de “KAYHAN” ailesi. 
Bugün üçüncü kuşağının görevi devraldığı, Yozgat’ın örnek ve öncü ailesi. 
Tüm “İLERİ” ailesi ile birlikte sevgili dostum, arkadaşım Mükremin KAYHAN’ı kutluyorum. Çok zor ve büyük bir iş başardılar. 
Babamın arkadaşı, dostu, rahmetli Nazım amcaya da en kalbi duygularla dualarımı gönderiyorum. Nur içinde ve huzur içinde yatsın. 
Nice güzel yıldönümleri yaşamak, yarım yüzyılları, asırları devirmek dileğiyle: 
” İyi ki doğdun İLERİ”