Baykuş gibi bakan gözleri var ya
Yüzü yüz değil, gözü göz değil                                   
Hele dili, diken sözleri var ya                        
Yenilir yutulur asla tarz değil.
Küsmek mi gerekir durmadan küsmek         
        Hatanı bulup başkasına kesmek                     
        Hani hepimiz beşer, şaşarız ya                       
        Hele var ya kasırga gibi esmek.
Tek taraflı özür dilemek benden                    
Zaten her  seferde affetmek benden                
Yaşımız başımız mevkîmiz var ya                  
Göçene kadar da sabırlar benden.                   
Erken kalkmak Yaradan’dan nasihat             
Kalkmak dursun söylemek de kabahat           
        Durmadan hastayım demesi var ya                 
        Hiç kimsede yoktur ondaki rahat.                   
Çoktandır başladı koptu kıyamet                    
 Kansız lâkin  ruhsuz hıyanet                          
Hani odun kütük bükülmez ya                        
 Çare yok bu böyle gider nihayet.                   
         İnadına muhalif inadına               
         Varamadım evliliğin tadına                             
         Hep bugünü yarına attık ya                              
         Fırsat verme Tanrım böyle kadına.
Şeytanla plânı her gün uygular,
 Sağırdır fikirler, kördür duygular,
 Hepimiz insanoğlu insanız ya,
 Bir kurt gibi yedi ömrü kaygılar.
         Bilmeyerek bile hata, bir suçtur                      
         Suçtan öte affedilmez günahtır                         
         Hani  hemen kitaba bakarız ya                         
         Kim olursan ol gözünde yoktur.                        
Ne anlar, ne dinler, kendi kendine      
İlaç olmaz senin hiçbir derdine
Başkasına bir de hoş görünür ya         
Sahip olmak düşer dille eline. 
        Bakan ev sanır, lâkin yuva değil
        Sudan bir bahane, asla dost değil
        Hele inadı, şeytani  huyu var ya
        Eli bırak, düşmana bile az değil.
Bir  üç beş, itirazın sayısı yok
Anladım ki anasından hüküm çok
Çünkü babasından gevşeklik var ya
Belli ki o yüzden sevgi saygı yok.
         Karlar, kışlar soğuk değil yanında
         Fizan mizan yakın kalır yanında
         Hele kin gütme saplantısı var ya
         İblis, Firavun şaşar yanında.
Asla yoktur, olamaz uğurlamak
Her akşam güler yüzle karşılamak
Hele de kırk kat bir suratı var ya
Çok geç bile sayılır pişman olmak.
         Güler yüz tatlı dil, kitabında yok
         Düşmana bile yetecek acı çok
         Ömür hep geri hep geri geçti ya
         Aralıksız sürer şok üstüne şok.
Sorusuna sesim çıkar yavaşça
Kazara cevap olumsuz  olunca
Hep kendi kendine bir konuşur ya
Bürünür hemen düşmanca hınca.
        Doğru bir tanedir, o da ondadır
        Herkes ayrı ayrı, o bir yoldadır
        Ne başı ne sonu  iyi olsa ya
        Bir alâmet, bin cehalet bundadır.
Eksiksiz, kesin olmalı dediği
Belli değil ne bilip bilmediği
Kuyruğunu  bir dik tutması var ya
Kötülüklerin anası dediği...
         Nankörlük vazgeçilmez bir yaşantı
         Bağırma, asık surat bir saplantı
         Neticede bir karşılık göremez ya
         Başlar o zaman  ruhsal bir sallantı.
Taze gelin iken çok tövbe etti
Sabah oldu, yine unuttu gitti
Hani tavukların tövbesi var ya
Akşamdan  sabaha hep oldu bitti.
          Dünya kitabında evlisin yazar
          Bilir bilmez kitapları da bozar
          Hani çok uğraşır yutamazsın ya
          Sanki canın çekilir azar azar.
En sonunda şu kalp bile zırladı,
Çoğu zaman hep yerinden fırladı
Azrail(a.s.)’e bir sebep olacak ya
Yanlışa beni de bazen zorladı.
    At gözlüğü takıp baksa  razıyım
    Ferhat gibi dağlar delip kazıyım
    Hani kalkar bu da düş’müş, dersin ya
          Avını kaçırmış naçar tazıyım.
Ağzından çıkanı kulağı duymaz
İnadından hâşâ doğruya uymaz
Saygısızlık alışkanlığı var ya
Geçimsizliğe, huysuzluğa doymaz.
           Şeytan emreder o uygular bir bir
           Namaz kılar, oruç tutar; dili kir
           El ayak tutmayınca anlarsın ya
           Hangi dost bildiğin yanına gelir...
Derler ya: Dili var bir papuç gibi
Sürekli durmayan kırlangıç gibi
Hani İmam  bildiğini okur ya
Normal konuşması bir kakıç gibi.
        Akşam olur yatar hayvanlar gibi
        Sabah olur kalkar insanlar gibi
        Bunu bile düş olarak saydık ya
        Kalsak keşke Havva’sız Adem gibi...
Bilir Eşrefî kısmeti -yazıyı       
Bilemedim kılık bozuk cazıyı   
Hani biz de sonunda âdemiz ya                       
Söktürdük ağızdaki son azıyı.
                                      EKREM GÜRER/YOZGAT