GEÇEN günlerde Karasu’ya gittik. Bilmeyenler için; Karasu Sakarya iline bağlı bir ilçe. Orta halli tatilcilerin tercih ettiği şirin bir yer. Şirin fakat turist kabul gördüğü için çok farklı tasavvur etmiştim. Sonbaharın üzerine mıknatıs gibi yapışmış gamlı günlerin etkisinden veyahut tatilcilerin sadece yazın hatırladığı sevgiliyi terk edişinden, hayalimdeki Karasu’yu göremedim belki de.
Deniz neden heba edilir, bir peri gibi şehri nasıl büyüleyemezdi ki?
Dolaşırken aklıma Yozgat ve büyüdüğümüz ilçelerimiz geldi.
Kimler doğdu da kimler Yozgat’ı yalnızlığına ve kaderine terk etmemişti ki?
Hadi Karasu’nun al benisi; denizi vardı. Yazdan yaza olsa da hatırlıyordu yedi yabancı insanlar. “Ya Yozgat’ı kim hatırlıyor?” diye sordum kendime.
Bir kez daha anladım ki, bir şehri şehir yapan da yapamayan da yerel yönetimler ve memleketine yetemeyen hükümetlermiş.
İlçenin kıyılarına doğru çevre düzenlemesinin tamamen yok olduğu, adeta köy görünümündeki ilçeye yapılan havuzlu siteler de yetmemiş. İnsanlar havuzdan çıkıp, kaldırımı yapılmayan, asfaltı olmayan toprak yoldan yan komşusuna toza belenmeden geçemiyor.
Deniz öyle muhteşem ki! Karadeniz’in ikliminden nasiplenmiş hırçın dalgalar yükseliyor sahile. Sahile vuruyor, öfkesi dinince bir dinginlik sormayın gitsin, sonra sessizce uzaklaşıyor.
Deniz muhteşem olmasına muhteşem de, çevre düzenlemesi yapılmayan sahil gölgeliyor denizin güzelliğini.
İlçede çok tanıdık sözler var:
İstanbul’da yapılan 3. Köprünün bağlantı yolları bittikten sonra, Karadeniz Sahil Otobanı Karasu’dan geçecek, sen o zaman gör Karasu’yu!
İstanbul-Karasu arası 75 dakikaya inecek, sen o zaman gör Karasu’yu!
63. Gümrük Kapısı Karasu Limanı biterse sen o zaman gör Karasu’yu!” Liman bitmiş, ilk gemi 2016’da gelmiş ama tozlu yollarda yürümeye devam ediyor tatilciler.
Liman biterse İstanbul-Karasu arası deniz yolculuğu hayata geçecek. Sen o zaman gör Karasu’yu!
Sosyal medya kullanıcısı, birkaç yıl önce belediye başkanına yazmış: “Başkan, Karasu olmuş toz toprak; yol yok, yol! Fındık bahçesi yolu daha düzgün.
Biz de yıllardır aynı heyecanla Yozgat’ı konuşuyoruz. 
Ankara Sivas hızlı tren hattı bi’ yapılsın sen o zaman gör Yozgat’ı!” Nice bakan eskittik, meydanlarda kara tren artık gecikmeyecek denildi. Mitinglerin gülü hızlı trenin düdüğünü çok bekledik.
Hızlı tren bigelsin, Ankara-Yozgat arası bir saate düşecek. Sen o zaman gör Yozgat’ı!” Gelen hızlı trenin ayrılık treni olacağını hesaba katmadık. Göç Ankara’ya, bir saat İstanbul’a dört buçuk saate düşecek. Versin elini büyük şehirler.
Hızlı tren bigelsin abi, herkes günü birlik gelir, ekonomi canlanır, esnafın yüzü güler. Sen o zaman gör Yozgat’ı!”
2008 de başlayan hızlı tren hikayesinin düdüğü bir ötsün abi, sen o zaman gör Yozgat’ı!
Lavantalar bi’ büyüsün; turizm canlanacak, yerelden gelişmenin örneği olacak Çekerek; arıcılık, balcılık, sen ne diyon abi ekonomi canlanacak, ekonomi… Sen o zaman gör Çekerek’i!
Diğer ilçeler için de sen o zaman gör abi ile başlayan heyecan trafiği…
Millet bahçesi bi yapılsın;
Havaalanı bi’ yapılsın, sen o zaman gör Yozgat’ı!
” Yıllardır göremedik semalarda uçağı. Hani turizm şehri olsak, hızlı ulaşımla ilgili gelişmeleri alkışlarız da hava alanı Yozgat’a çok şey katar mı, bilemedim.
Behramşah Kalesi’ni, Çapanoğlu Camiisi’ni, Yozgat Müzesi’ni, Sarıkaya Roma Hamamı’nı, tarihi konaklarımızı görmeye kaç turist geliyor?
Hızlı treni, uçağı kimler kullanacak belli de yine de bir umut;
Tarihi mekanları turizme kazandırın, şu garip şehri cazibe şehri yapın; hızlı trenin düdüğü öterse, ilk uçak Yozgat’a inerse söz ilk bileti ben alacağım…