Bin sekiz yüz seksen ikide geldi dünyaya,
Teğmen girdi Zahit, Seyyar Jandarma Alaya,
Sonradan, Atmış İkinci Piyade Alaya,
Çanakkale’ye doğru, geçti büyük davaya.
    Şiranlı Yetimoğlu Mustafadır, babası,
    Gümüşhane Şiran’da ailesi, yuvası,
    Görevlerinde, üstün başarılı olması,
    Beklenendi hep, takdirnâme, ödül alması.
Çoğu birlikler plânsız, çoğunda karmaşa,
Biri Enver idi, diğeri yabancı bir paşa,
Zahit’in birliği de onay aldı savaşa,
Üsteğmen olarak, üçüncü bölükte, başa...
    Atmış İkinci Alayla, Kerevizdere’de,
    Birinci Tabur ile Şehitler Tepesinde,
    Üçüncü Bölük ile çetin muharebede,
    Çok kayıplar verdi Bölük, yakın siperlerde.
Altın başlı, yakışıklı, hem de selvi boylu,
Hem çalışkan, hem yiğit, yüreği sevgi dolu,
Genç yaşında bir örnek, Hazreti Osman huylu,
Peygamberin de övdüğü, Türk oğlu Türk soylu.
    Günler, haftalar, hele bir de zâlim geceler,
    Bütün Alay durmadan, hep Allah’ı heceler,
    Başkomutan. Zahit’in bölüğünü inceler,
    Israrlı yüreğiyle, siperler ele geçer.
Ününe ün katmıştır, yaptığı başarılar,
Türk askerindeki o, ‘ileri’ haykırışlar,
Cennete girmek için, başlamıştı yarışlar,
Kesti ümitlerini, o düşman haşarılar.
    Nereden geldiği belirsiz Hurra nidaları,
    Birbirine karışmış, süngü şakırtıları,
    Kör mermiler aydınlatıyordu yamaçları,
    Rüzgârda dalgalanıyordu sarı saçları.
Hep bölüğün önünde, alev alev gözleri,
Bölüğüne dediği, hep ‘ileri’ sözleri,
Farketmedi yakında, mayınların izleri,
Patladı hain mayın, toprak oldu yüzleri.
    Karısına yazılmış bir mektup çıkıverdi,
    Bir isteği vardı ki, yürekler yakıverdi,
    ‘Şehitlik yeter bana!’ demesi yankı verdi,
    Karısı, sözlerini taç edip takı verdi.
Bir tutam da saç çıktı, başı gibi sapsarı,
Nadide’sinin armağanı, o altın sarı,
Yanındaydı, Peygamberle bütün Ensar’ı,
Canlarıyla onardılar, Zahitler hasarı.
    Ağır yaralanmıştı, vücudu kan içinde,
    O halde izliyordu, bölüğünün içinde,
    Son nefesinde de, gülümseme içinde,
    Saadete eriyordu, erenler içinde.
(Eğitimci Şair Yazar EKREM GÜRER)

TÜRKİYE SEVDALISIYIM
Cennet Türkiye’de gözüm açmışım,
Antep’in dokunmuş şah halisiyim.
Mutluluktan yıldızlara uçmuşum!
Bundan Türkiye’min sevdalısıyım.
    Çizilmiş şehitin kanıyla bayrak,
    Gururla gönderde dalgalanır bak,
    Ay yıldızı anam sütü gibi ak,
    Bundan Türkiye’min sevdalısıyım.
Dilimiz Türkçedir, dinimiz İslâm,
Beş vakit namazı kıldırır imam,
Cemaati görünce çıldırır haham!
Bundan Türkiye’min sevdalısıyım.
    Edirne’de ruha tat Selimiye,
    Nasar Osman akıl verir deliye,
    Kırşehir de git Hacı Bektaş Veliye,
    Bundan Türkiye’min sevdalısıyım.
Sarıkamış aldı doksan bin şehit,
Kimisi çocuktu olmadı reşit,
Çanakkale destan tüm dünya şahit,
Bundan Türkiye’min sevdalısıyım.
    Sultan Ahmet cami Topkapı müzesi,
    Tarihin sadece iki gözdesi,
    Dünyada başka yoktur böylesi,
    Bundan Türkiye’min sevdalısıyım.
Horonum çalınca ayak alıyor!
Atabarı damağımda kalıyor,
Ege’nin zeybeği camın alıyor,
Bundan Türkiye’min sevdalısıyım.
    Yozgat’ımın meşhur gelin kayası,
    Karsın muhteşemdir peynir mayası.
    Hele Trabzon’un hamsi tavası.
    Bundan Türkiye’min sevdalısıyım.
Miski amber kokar Şebin’in gülü,
Koklarsa dirilir tabiatta ölü
Sakarya’yla Fırat yeşertir çölü,
Bundan Türkiye’min sevdalısıyım
    Kızılırmak böler yurdumu yarı.
    Eskişehir Yunus Emre diyarı,
    İnsanlığa yaptı Mevlana çağrı.
    Bundan Türkiye’min sevdalısıyım.
Ferhat’la Şirinin sevdası burda,
Kınalı Hasanlar can verir yurda,
Kaptırmaz kuzuyu çakala, kurda,
Bundan Türkiye’min sevdalısıyım.
Nuh Şahin Eğitimci -Şair ve Yazar