(Yrd.Doç.Dr. Süleyman COŞKUNER /Antalya- Kaliteli Yaşam Uzmanı)
Obezite günümüzde gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin en önemli sağlık sorunları arasında yer almaktadır. Obezite genel olarak bedenin yağ kütlesinin yağsız kütleye oranının aşırı artması sonucu boy uzunluğuna göre vücut ağırlığının arzu edilen düzeyin üstüne çıkmasıdır.
Biraz önce ciddi bir televizyon kanalının ciddi bir proğramında genel cerrahi uzmanı bir profesör doktor hocamızı dinledim. Dedi ki: “Bizim obezite ile mücadele yöntemlerinden biri olan, mideye cerrahi müdahale, kesin bir çözüm değildir. 
Kesin çözüm için hastamızın daha önceki olumsuz yaşam şeklini olumlu yaşam şekline değiştirmesi gerekmektedir”.
Hepimizin çok iyi bildiği gibi obezite başlı başına bir hastalıktır. Vücut kitle indeksi 30’un çok üzerine çıkanlar için tehlike çanları çalmaya başlamaktadır.
Obezlik öyle bir kısır döngü haline geliyor ki, onlarda çok yemek kötü bir alışkanlık haline geliyor. Yeme eylemini bir türlü sınırlandıramıyorlar. Yemezlerse sanki açlıktan öleceklerini zannediyorlar.
Halbuki, Efendimizin tavsiyesine göre midemizi üçe bölmemiz gerekiyor. Üçte biri su, üçte biri gıda ve diğer kısmı da hava ile doldurulması gerekiyor.
Yaratıcımız midemizi ve bağırsaklarımızı öyle mucizevi bir şekilde yaratmış ki, midesi tamamen alınan bir hastanın kalın bağırsağı mide vazifesini görebiliyor.
Yeme ve beslenme disiplinine hala dikkat edilmez ise, kalın bağırsağın zoraki esnemesi mideden daha büyük bir hale gelerek, rahatsızlığı katlandırabiliyor.
İnsanlarımız, Yaratıcımızın süper sistem yarattığı, yerine göre ve ihtiyaca göre esnetilmesine izin verdiği mide ve bağırsaklarımızı; “fütursuzca yiyerek”, “atın ölümü arpadan olsun” diyerek, “rakı içen ölüyor da su içen ölmüyor mu” diyerek, “nasıl olsa günün birinde ölmeyecek miyiz” diyerek, katlediyor maalesef.
Artık günümüzde “can boğazdan gelmiyor”, ne yazık ki, can çok yemekten gidiyor. Hayatımız için olmazsa olmaz değerde olan envai çeşit yiyeceklerin olması, bunların çoğunun katkı maddeli olması, ulaşılmasının çok kolay olması, şekerin girmediği hemen hemen hiçbir gıdanın kalmaması, ekonomik seviyemizin yükselmesi, haraket etme eyleminin neredeyse sıfıra düşmesi vb. gibi sebeplerden dolayı, obezliğin yüzü kahkahadan geçilmiyor.
Uzmanımız bir de şunu söyledi. Biz midenin yarısını veya üçte birini alarak yapmamız gereken müdahaleyi yapıyoruz. 
Ancak, hastamız iyileşir iyileşmez yine alkol almaya başlarsa, sigaraya devam ederse, mideyi veya bağırsakları zoraki esnetmek için zorlamaya devam ederse, hareketsiz bir yaşam şekline devam ederse, bizden günah gitti.
Hiç kimse anasından obez doğmaz. Eğer metabolistik bir sendrom veya genetik bir sorun yoksa, obezliğin sebebi gün gibi aşikardır. 
Sağlıklı bir yaşam sürdürmek için, alınan enerji ile harcanan enerjinin dengede tutulması gerekmektedir.
Yetişkin erkeklerde vücut ağırlığının %15-18'i, kadınlarda ise %20-25'ini yağ dokusu oluşturmaktadır. Bu oranın erkeklerde %25, kadınlarda ise %30'un üstüne çıkması obeziteyi oluşturmaktadır.(Devamı Var)