Daha sonra Hz. Eyyüp Peygamber ve Sabır Makamına yöneldik. Hz. Eyyüp peygamberin, M.Ö. 2100 yılında Suriye'de Şam ile Ramla arasında üst diyarı denilen ülkenin Desniye köyünde dünyaya geldiği rivayet ediliyor. Cüzzam hastalığına tutulan Eyyüp Peygamber, Rahime adlı karısı ile mağarada çile çekmeye devam ederek Allah'a ibadetten vazgeçmez. Bütün ıstıraplarına rağmen Allah'a asi olmaz. Sonunda, Eyyüp Peygamber imtihanı kazanır, Allah tarafından belirtilen şifalı su ile yıkanarak iyileşir, hanımı ile kendisine mal ve evlat ihsan edilerek daha sonra uzun müddet yaşar. Şanlıurfa merkezinde bulunan Hz. Eyyüp peygamberin çile çektiği mağara, ziyaretçiler tarafından Eyyüp Peygamber Makamı olarak ziyaret edilmektedir. Her zamanki yaramazlığı ile bizi yoran oğlum Tunay bizi, kendini ve çevredekileri kutsal bilinen su ile ıslattı. Ziyaretçilerin kuyuya bakmak ve suyunu içmek için yoğunlaşmaları nedeniyle Şanlıurfa Belediyesi kuyu suyunu çevredeki sakin mekanlara onlarca çeşme yaparak ulaştırmış ve herkesin yararlanmasını sağlamış.
İlgi çekici mekanlardan biriside Eski Ömeriye Camiidir. Şanlıurfa merkezinde bulunan bu caminin, mevcut kitabeleri onarım devrine ait olduğundan inşa tarihi bilinmemektedir. Halk arasında adına dayanılarak caminin Hz. Ömer tarafından yaptırıldığı söyleniyor. Son cemaat yerinin doğu duvarında yer alan kitabede caminin 1301 tarihinde Muhammed Ağa tarafından tamir edildiği yazılı. Bu kitabedeki tarih Ömeriye Caminin Urfa'nın en eski camilerinden biri olduğunu gösteriyor.
Bu gezide edindiğim izlenimlerimi İleri Gazetesi'nde yayınlamaya çalışacağımı söylemem üzerine rehber ve yerli insanlar anlatılarını üzerime yoğunlaştırdılar. Makam ve Döşeme Cami olarak da adlandırılan Halil-Ür Rahman Camiine götürdüler. Halil-ür Rahman Gölünün güneybatı köşesinde yer alan cami, medrese, mezarlık ve Hz. İbrahim'in ateşe atıldığında düştüğü makamdan meydana gelen bir külliye halinde. Cami, M.S. 504 tarihinde (Bizans dönemi) Urbisyus'un maddi yardımlarıyla monofistler adına yaptırılan Meryem Ana Kilisesi üzerine XIII. yy.da Eyyübiler devrinde inşa edilmiş. Caminin güneydoğu köşesine bitişik kare gövdeli kesme taş minarenin batı cephesindeki kitabede, Eyyübilerden Melik Eşref Muzafferiddin Musa'nın emriyle 1211 yılında yaptırıldığı yazılı.    
Halil-ür Rahman Gölünün kuzey kenarında Rızvaniye Cami (Zulumiye Cami) yer alıyor. Bizans devrine ait St. Thomas Kilisesi'nin yerine Osmanlılar'ın Rakka Valisi Rızvan Ahmet Paşa tarafından 1716 yılında yaptırılmış. Yozgat'ın 1970'li yıllardaki toprak damlı köy evlerini andıran ve konik biçimleriyle tasarlanmış Harran evlerine doğru yola çıktık. İlk gezdiğimiz mekan Harran Höyüğünün kuzeydoğu eteğinde Ulu Camiydi. 744-750 yıllarında Emevi Hükümdarı II. Mervan tarafından yaptırılmış.
Ünlü medresesi, hamamı, hastanesi ile bir külliye olduğu tahmin ediliyor. Anadolu'nun en eski ve en büyük camisi olması bakımından önem arz eden bu yapının Selçuklu dönemindeki onarımlarından kalma mimari parçaları, taş süsleme sanatının güzel örneklerini sergiliyor.
Harran insana çok sıcak gelen bir yerleşim merkezi. Benim küçük oğlum Tunay bir ara kayboldu. Şaşkınca aradık. Bu arada aramak içinde olsa epey bir konik eve girdik. İç bölümleri birbirine geçme tuğlalarla yukarı doğru incelerek yükselen ve toprak aksesuarlı bir tasarım. Yazın serin, kışın sıcak oluyormuş. Dünyanın ilk üniversitesinin kalıntılarıda burada. Düzlük ve verimli bir coğrafyası var. Sulama kanalları gürül gürül su taşıyor. Etraftaki çocuklar boylarının ve yaşlarının küçüklüğüne bakmadan debisi yüksek olarak akan suya kendilerini bir atıyorlar, yüzlerce metre keyifle yüzüyorlar. Tunay'ı ve kendimi zor tuttum. Yanımdaki arkadaşlarımdan çekinmesem beni sudan kimse çıkaramazdı. 
    Şanlıurfa ve Harran gezilerimi İleri Gazetesi okuyucularıyla paylaşmak bana mutluluk verecektir. Ülkemizin tarihi ve kültürel zenginliklerinden Yozgatlılar'ı haberdar etmek ve gezi imlkanları varsa programlarına almaları için model oluşturmak niyetindeyim...