Bu şehrin tanıtıma ve yatırıma ihtiyacı var.  Tanıtımı yeterince yapamadığımız bir gerçek. Yatırım konusunda da sıkıntılarımız var. Birileri küsecek kırılacak diye bunları söylemekten de çekinmeyeceğiz. Evet bu şehrin tanıtıma ihtiyacı var. Tanıtım nasıl olacak, televizyon program yapmalarını çağıracaksınız, gazetecileri çağıracaksınız, iş adamlarını seferber edeceksiniz şehrimizi öne çıkarmaya uğraşacaksınız.
Davetler, toplantılar, reklamlar, tanıtım CD’leri v.s. Bunlar için para gerekecek, onu da temin edeceksiniz. Bir defa şehrimizin tanıtımı için ayrı bir ödenek oluşturacaksınız, Paradan kaçınmayacaksınız, bunu Dernek mi yapacak, Kent konseyi mi yapacak, Özel idaremi, Belediyemi, Valilik mi, belirleyeceksiniz. En doğru olanı sivil toplum örgütlerinin yapması....
Dernek de para yok, para istemeye de utanıyoruz, O zaman tanıtım işi havada kalıyor. Kent Konseyinin yapması bana göre de isabetli bir tercih olur.O zaman  Kent Konseyinin bir bütçesi olmalı, ödenek ayrılmalı... Ben, onu-beşi bilmem, bir ili tanıtımı için mutlaka gerekli ödenek ayırmalısınız.
Kime varsanız ödeneğim yok diyor. Valilik tanıtım adına para harcamaya  hiç yanaşmıyor, Belediyemiz para yönünden sıkıntılı onu biliyoruz. Tanıtım nasıl yapılacak ? Beş parasız!.. Sanki el-alemin umurunda idi sizin tanıtımınızı yapacak?
Bu şehrin bürokratları var, bu şehrin zenginleri var, bu şehrin siyasileri var, İl dışında binlerce (güya) sevenleri var? Kimse tanıtım için elini taşın altına koymak istemiyor. kimse tanıtımı üstlenmiyor, kimsenin de kılı kıpırdamıyor. Ee bu şehri nasıl tanıtacaksınız? Hangi yatırımcı gelecek, Turizm canlılığı nasıl sağlanacak? “Yozgat var Yozgat’lı yok” lafı öne çıkıyor... Yozgat’a sahip çıkan yok; ben bunu gördüm, bunu yaşadım, bunu bilirim.
Çok iyi siyasetçilerimiz var maşallah hepsi kendisi eşi dostu ve çevresi için çalışıyor. Hiç birisinin bu millet ve bu şehir için çalıştığına inanmıyorum..Biri çıkıp beni inandırsın: “ Ben karşılıksız bu şehrin insanları için çalışıyorum” desin…
Siyasilerimiz pasif kalıyor, bürokratlarımız sahiplenmiyor, şehrin yöneticileri çaresiz kalıyor, sonucu paraya dokununca hiç kimse üzerine almak istemiyor. Ne güzel bir tanıtım modeli ama?...
Yozgat’a dışarıdan bakıp hayran kalan dostlarımız bu sevda boş karın doyurmuyor? Yozgatlının çoğu aç, susuz ve işsiz güçsüz. Gelin kendi memleketinize yatırım yapın; çocuklarımız burada iş, güç sahibi olsunlar diyorsunuz kimse yanaşmıyor. Şehrimizi tanıtmak için bir dernek kursak mı  bilmem ki?
Yozgat’ta Yozgat dışında toplantılar düzenleyelim, yüz binlerin katılımı ile şehrimize sahip çıktığımızı gösterelim. Gazetecileri televizyonları davet edelim,  şehrimizi tanıtalım.. Yatırımcıyı, iş adamını davet edelim, yatırım yapmalarını sağlayalım… Yozgatlı iş adamları nerdesiniz diyelim. Yozgatlı zenginler kendi şehrine sahip çıkmaya çağıralım. Baba ocağına, ana kucağına dönüp bu şehirli olduğunuzu hatırlayın diyelim.. Ey hemşerilerimiz, yetmez mi bu kadar yabancı kaldığınız? Diyelim…
Bu manada yapılan Çiğdem Pilavını önemsediğimizi ifade diyoruz…Emeği geçenlerden Allah Razı olsun. Yozgatlı olarak herkesin üzerine düşeni yapması önemlidir .
Şehrin tanıtımı adına, şehrin gelişimi adına duyarsız bir tabloyla karşılaşıyoruz. Bilmem ki, biz mi yanlış, düşünüyoruz, birileri mi duyarsız; anlamış değiliz.. İsim versek herkes hoplayacak, vermesek bağrımız yanacak bilmem ki nasıl yapsak?...
Bu kafalarla bu şehri tanıtamayız. Bu kafalarla bu şehir gelişemez. Bu zihniyetle bu şehir bir adım bile ileri gidemez!.. Zülfü yere dokunuyoruz ama neyleyelim?.
Siyasileri biraz insafsız yargıladığımızı söyleyenler çıkabilir ama, biz de bu şehirde yaşıyoruz ve inanın utanıyoruz? Kimselere de bi şey diyemiyoruz.
Biz demi kaçıp gitsek bu şehirden?... Gidemeyiz, gidemeyiz arkadaş merak etmeyin. Ama birilerinin bu şehrin üzerinden prim yapmasına, bizi basamak olarak kullanmalarına gönlümüz rıza göstermiyor. .. Bunun bilinmesini isteriz. “Yozgat’ı sahipsiz bırakanlar utansın!...” Çiğdem Pilavının yapıldığı gün (Cumartesi günü) dostlarımızla konuşuyoruz: Şehrin geleceğini konuşurken bir gerçeği vurguluyoruz….Bu şehrin siyasileri menfaatleri peşinde “ Vay gele bu şehrin haline” diyoruz….? Öne çıkan düşünce bu…İnşallah biz yanılmış oluruz ne diyelim.