( Menzure Duru’nun Kaleminden / Bilecik)
"Gelin Görün Bursa'yı " deyişinden bahis olunca Osmangazi,Yıldırım, Nilüfer, Güzelyalı, Gemlik, Orhangazi İznik kıyılarında Uludağ eteklerinde gezindim..Melekler Adası Gönen gizeminde arandım..
Bandırma Balıkesir Bilecik Söğüt obalarına yaylalarına baktım Emirdağlı Rabia canlardan haber aldım Konya Medine Şebinkarahisar Kalesi Eğribel tepesi havasını soludum..
Giresun Cennet Yolu güzergahından Aksu'ya Atapark'a akarken Halil Rıfat Paşa Tüneli düştü aklımıza..Buralardan Okuyar dercesine bir şair geçmişse eğer..
Mutlaka Ahmet Sargınlar da Sorgunlu Yerköylü Yozgatlı aşık ozan şairler de geçmiştir bu Kınık obalarından Sarıkaya Termallerinden dedik geçtik ve az gittik uz gittik engin ufuklara doğru..
Nereye mi?
Gözüm yeşile, kestane rengine. Rüzgârı bol, zümrüt yeşili Bozok’a  Orta Anadolu'nun en güzel yaylasına erkenden çıktım sabah yürüyüşüne, yumuşak kahverengi zemin, her adımım hatırlatan, izlerken zengin hikâye, en büyük rakım ve en küçük rakım ile derin… 
Gökte kuşlar, etrafımda kokusunu en çok sevdiğim üç ağaç, Karaçam, Meşe ve Ardıç, işte kilit noktam; Renklerden korkanlara, ne düzgün, ne güzel, benzetirim saçlarına nazar boncukları takmış çocuklara, güneşte yanmış tenleri, buğulu gözleriyle, pırıl pırıl…
Uçun kuşlar uçun, çocuklar gülümser rüzgâra “Gel biraz daha yaklaş yanımıza” der gibi.
Canım büyülü Bozok Yaylası, coşkun, özgür, sevinçli… Yürürüm bu gün benim günüm her zamankinden güzel, yemyeşil ışıl ışıl, kâh sağdan kah soldan, kıpır kıpır çevremi saran ihtişam. Tıpkı bir çocuğum, güzel bir oyuncağa sahip olmuşum. Koşmak, sarılmak çok ama çok güzel, sonsuzluğuna, suskunluğuna, sessizliğine ve çağrısına… Renk ki; yemyeşil tepelerin arasında bir avuç zümrüt. Öyle ya, her şeyin  başı sevda: Bozok Sevdası…
Tabiat, iklim, toprak - su kuş bakışı kıvrım kıvrım yollar, dantel gibi işlenmiş vadilerde parçalanmış dalgalı düzlükler, insanın doğasıyla ilgili yaklaşımım bireysel. Değerler, semboller ve hatta doğumlar mıknatıssal uzantısıyla’ Bana değer verirler ya da bazıları başka bir takım şeylere değer verir’ gibi. Bu yüzden içimde hep bir direnç, değişmekten korunmak için…Bozok Yaylasında Rüzgâr ve yaprak…
-Kim O?*
Yol ve yolumun rotası. Sevgi, hürmet sonra cesaret ve namus hayatın tamlanması, gizli, derin, hayat kaidesi bağlılık. Şöyle diyordu şair: Daha sıkı sarılıyorum Yunus’a ‘ Dağlar ile taşlar ile’ Bir nehir çıkıyor karşıma Mevlana’nın eşiğinde ‘ vedalar gözüyle sevenler içindir’ ansızın bir ışık uzaklardan içime Veysel’in sesi göklerde ‘ Uzun ince bir yoldayım’ ve gerçek insan, sözün gelişi sonsuz kere sonsuz, alem içinde alem. Akıl yeter mi? Yetmez mutluluk yakalayabilene.
Alıştık birbirimize, burası Bozok Yaylası, bakıver!.. Hayatın amacı zirvelerden süzülmenin verdiği heyecanı tutmak değilmiş, ulaşmanın hazzıymış…
Hayat denen kısacık bir yol
Bekliyordum bir ses!
Neydi?
Uzaklardan geliyor kulağıma kavalın sesi, notalarında sevgi, sevgi sürmeli, elinde kavalı sırtında sazı Yozgatlı… Bir çamın dibine yaslanmış
***
Dersini almış da ediyor ezber
Sürmeli gözlerin sürmeyi neyler
Bu dert beni iflah etmez deleyler
Benim dert çekmeye dermanım mı var?" ..(Devamı var)