Eskiden daha doğrusu ben çocukken evimize en az bir gazete girerdi. Abartmasız söylüyorum bu sayının bazen ikiye bazen de üçe çıktığını bile hatırlarım.
    Aldığımız tüm gazetelerin içini, ortasını, dışını, eklerini vs. ailecek paylaşarak tüm gazeteleri okuyup, silip süpürürdük. Bizim için eğlenceli bir etkinlik olurdu. Hele en son bulmaca çözmesi de bambaşka güzellikte olurdu.
     Gazete alma, okuma alışkanlığı ailemizden bize yansımıştır. Sonrasında bizlerde bir alışkanlık haline dönüşmüştür.
    Gazeteler tabak, çanak vs. dağıttıkları dönemlerde de gazeteler alınıp okundu. Ekmek, su, hava gibi olmazsa olmazlarımızdan olan bu alışkanlığımız halen devam etmektedir.
    İstediğin gazeteyi istediğin anda internet gazeteciliğinden ulaşıp okuma fırsatı olmasına rağmen hiç birşey ele alınan gazetenin yerini tutamıyor.
    Gazeteyi alıp okurken sayfalarını çevireceksin, sesini duyacaksın. Çevrilen sayfalarla birlikte, gazetenin o kendine has kokusunu koklayacaksın. Kısacası evire çevire okuyacaksın.
    Ha bir de bulmacayı çözerken kalem tutan parmaklar da hafiften de olsa gazetenin boyasıyla boyanacak ki olmuşken tam olsun gazete okumanın keyfi.
***
    Eskiden tavuklar köy tavuğu ya da yayılan tavuk adıyla satışa sunulurdu. Sonra çiftlik tavuğu da denmeye başladı.
    Günümüzde özel besi, organik tavuk adıyla da anır oldu. Hatta en son kuru yolma tavuk adıyla şarküterilerde yerini çoktan aldı.
    Nedir bu pişmiş tavuğun başına gelen?
***
    Eskiden bazı aileler miras paylaşımında deniz kıyısındaki yerlerin para etmeyeceğini düşünüp buraları kızlarına, dağ tepe tarla gibi yerleri de ekip biçip para kazansınlar diye erkek evlatlarına verirlermiş.
    Zamanla turizmin gelişip canlanmasıyla birlikte hesaplar tersine, kızlar da köşeyi dönmüş. Kalan yerler ise bakarsan bağa bakmazsan bağa dönüşmüş.
***
    Eskiden ilköğretim ve ortaöğretim okullarının büyük bir çoğunluğunun öğrenci kıyafetleri siyah önlük ve beyaz yakadan ibaretti. Günün neredeyse tamamını okullarda geçiren öğrencilerin içleri karartıldı.
    Karalar giymiş genç beyinler doğadaki renkleri göremez oldu. Hayata bakışları hep siyah beyazdan öteye gidemedi.
    Neyse ki bugünün gençleri kendilerini ifade eden, okullarının renkli formalarıyla cıvıl cıvıl, gülümseyen yüzlerle capcanlı bir şekilde eğitimlerine devam ediyorlar.