Ne övünecek bir fabrikamız var,
Ne de avunacak sarayımız var,
Mevlâ’mın verdiği her şeyden güzel,
Cehirlikte Gelin Kayası özel.
Gelin Kayasında efsane özel.

Cehirlik’te bütün renkler aşılı,
Aramam ben başka yerde yeşili,
Görmeyen gözler mutlaka şaşılı,
Gelin Kayasında laleler özel.
Özel laleler Cehirlik’te güzel.

Canlı bir efsane öylece burda,
Komşu olmuş bunca kuşlara kurda,
Uğramamış Devlet Baba bu yurda,
Cehirlik’te doğan güneş de özel.
Tepesinde tüten ateş de özel.

Gelin ile damat buluşur sanki,
Seymenler etraftan doluşur sanki,
Laleler bu aşkı konuşur sanki,
Gelin Kayasının sevgisi özel.
Her daim yerlisi serçesi özel.

Eşkıyalar önlerine geçerler,
Gelini almaya karar biçerler,
Gelin, damat taş olmayı seçerler,
Gelin Kayasının taşları özel,
Gelin Kayasının kuşları özel.

Hakk’tan gelen böyle acı olayı,
Rıza göstermişler düğün alayı,
Cehirlik geline olmuş balayı,
Gelin Kayasında olmak pek özel,
Cehirlik’te Gelin Kayası özel.

Eşrefî de ister aşkı sevdayı,
Sürdürmek gerektir aşkı davayı,
Cehirlik’te alsam ömrü havayı,
Gelin Kayasında olmak pek özel,
Cehirlik’te Gelin Kayası özel.
             EKREM GÜRER

BEN VARIM
 
Müslüman’ım, Türk’üm dünya durdukça
Ayyıldız’ın allarında ben varım
Muradımız semaya boy verdikçe
Yirmi dört boy dallarında ben varım

Yaradan’ım “Ordum” diye buyurmuş
Kut bahşetmiş, cümlesinden ayırmış
Hür adımı tüm cihana duyurmuş
Adım adım illerinde ben varım

Kanında gezdirmiş Hazreti Âdem
Yafesoğlu Türk’üm, Nuh Nebi dedem
Bir ersem İbrahim soyundan madem
Şol Hazreç’in güllerinde ben varım

Zulkarneyn’le ne dur bildim ne durak
Dünyayı fethetti bendeki merak
Kürşad ile Vey Nehri’ni aşarak
Ötüken’in yollarında ben varım

Hun atları kişneyince doğuda
Sevinç sarar kara yeri, göğü de
Yol görünür dokuz tuğlu yiğide
Tümen tümen sellerinde ben varım

Yüreğimde iman, dilimde Türkü
Ferimle dönerdi zamanın çarkı
Türk tarihi yazdı tarih de Türk’ü
Aylarında, yıllarında ben varım

Doğu, batı, güney, kuzey, dört yönde
Alperenim, akın ettim en önde
Bir vuruşta üç yağıyı bölende
Gazilerin ellerinde ben varım

Yesi’deki hikmet saçan ocağım
Erenleri kundaklayan kucağım
Mevlana’da güneş gibi sıcağım
Yunusların dillerinde ben varım

Nevruz’la gel edip bahara, yaza
Dalarım cenkteki yükselen toza
Selam olsun Köroğlu’na, Ayvaz’a
Çamlıbel’in bellerinde ben varım

Dinim İslâm, Peygamber’im hak benim
O’ndan özge bir rehberim yok benim
Ne mutlu ki Türkoğlu’yum, Türkmen’im
Tanrı Dağ’ın yellerinde ben varım

Müslüman’ım, Türk’üm dünya durdukça
Ayyıldız’ın allarında ben varım
Muradımız semaya boy verdikçe
Yirmi dört boy dallarında ben varım
 
            KENAN ÇARBOĞA