Her ne kadar, Yozgat'ta yaşayanlar olarak herhangi bir talebimiz olmaksızın, içe dönük bir yaşam biçimini tercih ediyor olsak da Yozgat dışında yaşayan hemşerilerimiz, daha üst noktalarda görev alabilmek için seslerini yükseltmeye başladılar.
MHP Genel Başkanlığına adaylığını açıklayan Mesut Türker'den sonra Ankara Barosu'nda görev yapan hemşerimiz Avukat İlhan Ş. Masarifoğlu da Ankara Barosu Başkanlığına aday gösterildi.
Çok iyi bir gelişme...
Aynı zamanda büyük ve önemli bir cesaret, ''Bende varım'' diyebilmek. Her iki hemşerimizi de kutluyorum, destekliyorum, her ne kadar her ikisine de oy verme imkanım olmasa da...
''Bizden olsun da kim olursa olsun!'' gibi bir yaklaşım içerisinde de değilim. Zira, belirli makamlara gelmek isteyenlerin ''Söyleyecek söze, yapabileceği bir yeniliği, hizmeti'' olması gerekir. Eğer böyle bir niyet yoksa, getirildiği veya geldiği makamda başarılı olmak yerine sıkıntılar yaşar, kendisinden sonraki nesillerin de cesaretini kırar.
Hani derler ya, ''Rezil olmak da var, Vezir olmak da'' diye. Biz ''Rezil olma ihtimali'' olanlardan değil, ''Vezir olmayı'' kafasına koyanların mücadelesinin yanındayız, destekçisiyiz, olmalıyız. Gerek Türker'in gerekse Masarifoğlu'nun talip oldukları görevlerde en iyi hizmeti vermek için, projeleriyle ortaya çıkmış olduğunu biliyoruz, bilmeyenlerin de bilmesi noktasında imkanlarımız ölçüsünde hareket etmeye çalışıyoruz.
Ankara'da yaşayan hemşerilerimizin ''Kulis'' çalışmaları ne durumda bilmiyorum. Ancak, ayrı makamlara talip olan hemşehrilerimizin, Ankara'da yaşayan Yozgatlılar tarafından desteklenmesi, oy verme gücü olmasa bile yanlarında olduklarını göstermeleri, şanslarını artıracaktır, moral ve motivasyonlarını olumlu yönde etkileyecektir.
''Yozgatlıyız'', Yozgat'ın kalkınmasını, gelişmesini istiyoruz. Bu nokta da serzenişlerimiz mevcuttur. Bu mevcudiyetin temelinde, bizlerin birbirine olan bağlarını, belirli menfaatlere bağlı olarak düzenlememiz yatmaktadır.
Yeri gelmişken belirtmekte yarar görüyorum; Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ'ın kendisine yakın olan isimleri belirli makamlara getirme gayretini, çalışmasını yadırgamıyorum. Ama kendisine yakın isimleri ''Vekalet'' ile görevlendirilmesini kabullenemiyorum, kabul etmiyorum. Başka bir yazı konusu ama ''Eğer görev verilen isim layık ise neden asaleten ataması yapılmıyor?'' sorusunu sormadan edemiyorum.
Bu konuya başka bir zaman diliminde dönmek üzere noktayı koyarken, Ankara'da bir seçim mücadelesine giren hemşerilerimizin Ankara'da bulunan diğer hemşerilerimizin yanında olmalarını bekliyorum. Bu bir güç gösterisidir, psikolojik savaştır. Ankara'da varlığından sözü edilen bir milyona yakın Yozgatlı, hemşerisinin yanında yeralıp, destek ve moral takviyesinde bulunamıyorsa, o zaman bir güçten bahsetmek mümkün olmaz.
Gün bugün...