"Çamlığın yolları bükülür gider
Top zülüf gerdana dökülür gider
Bir yiğite sevdiğini almazsa .
Mahşere dek beli bükülür gider."
Hafta sonu, gazetemizi Sayın Ertuğrul KAPUSUZOĞLU ziyarete gelmişti. Kendisini aramak, görüşmek, düşüncelerini almak isti yordum. Benim için son derece isabetli olmuştu. Ben sormadan konuya giriş yaptı:
"Hocam bir dizi yazı serinizi takip ediyorum, benimde adımın geçtiğine tanık oldum, üzüldüm. Bende sizin gibi düşünüyorum.
Sürmeli'yi seviyoruz. Bir Ermeni kızına mal edilmesinden son derece rahatsız olurum.
Görüşlerinize aynen katılıyorum.
"Ayrıca araştırmalarımda, hiçbir yerde rast gelmedim. Sürmelilerin hepsinin ayrıbir hikayesi vardır. Bir Ermeni kızına mal etmek bence de yanlıştır. Bu görüşleri destekliyorum.
Adımın kullanılmasından dolayı da rahatsızlık duydum. Sürmeli türkülerini 96 kıta olarakda, 99 kıta olarak da beyan etmek eksikliktir.
Yüzlerce kıtadan oluşmaktadır. Sürmeli türküsü Yozgat türküleri arasında tescili yapılmış, bu bölgenin ortak ürünüdür!"
Özetle Araştırmacı-yazar Sayın Ertuğrul
Kapusuzoğlu'nun düşünceleri bu mealdeydi.
Rahatsızlığını dile getirdi. Yozgat kültürü için çalışan, çırpınan, gayret eden kişi olduğunu vurguladı. Bu kadar emeğim var, Yozgat’ın tanıtımına çalışıyorum, Yozgat’ı sevdirmeye çalışıyorum, bu görüşler benim tercihim değildir, diyordu. “Sürmeli Ermeni’ydi” görüşüne katılmadığını da ifade etti. Bu konuda Sayın İsmet Kapusuz’un yorumu ise daha farklı. Kapusuz ir gazete köşe yazısında şunları ifade ediyor.
"Ne mutlu bizlere Yozgatlıyız! "Boğazlıyan Kaymakamı. Şehit Kemal Bey, rahmetli pederim Yozgat'a gelip gittikçe son derece onurlu ve hatırlı misafiri 1926'lar- da Ermeni teşciri vukuu bulmuş. Geride bir¬kaç aile, bir hayli mal, davar, sığır sahipsiz. Yozgat mutasarrıf vekili de olan Rahmetli Şehit Kaymakam pedere: "Bu malları al, gö¬tür" der ve ısrar eder. Peder:"Bunlar bana hayırlı olmaz, helal kazancım bana yeter" di¬ye cevap verir. Mutasarrıf paşa ısrar edince: Bir şartla kabul eder Karabıyık köyünü emval-i metrukeden milli emlak idare binden satın alır. 7-8 Ermeni ailesini malları ile, on¬lara Türk Müslüman isimleri vererek Karabı¬yık köyüne yerleştirir. Ki, bu Kapusuzlara sa¬dık Ermeni aileleri 1965'lere kadar bizlere ekin ortaklığı yapmıştır.
Bilahare devletimizin Türk vatandaşı ola¬rak kendilerine verdiği hazine arazilerini gü¬nü geldiğinde satıp İstanbul'a Ermeni vatan¬daşlarımızın çoğunlukla ikamet ettikleri Sa- matya semtine yerleşmişlerdir. Çocukları ve torunlarıyla el'an itibarımız vardır; Saygılı ve vefalıdırlar. "(19)
Sayın KAPUSUZ'un bu farklı bakışını şu amaçla sizlere sundum. Türk vatandaşı olan aynı vatanda kaldığımız, aynı dili kullandığı¬mız, aynı değerlere saygılı davranmak zo¬runda kaldığımız Türk Ermenileri niçin Türk¬çe türküleri de dinlemesinler?
Türkçe türküleri dinlemeleri ve Yozgat Sürmelisi'ni de çalıp söylemeleri, bu türküle¬rin onlara ait olduğunu göstermez, göstere¬mez!..
"Garip bülbül, gül dalına konuyor, Hangi dala konsa dallar kuruyor Güller bile kadersizi biliyor Kader senin ile devam var benim."
"Çağladım çağladım suyum akmadı Çok yuva bekledim yavru çıkmadı Ben vefadan, yar cefadan bıkmadı Gönül seni ezim ezim ezerim!.."