SİYASETTE bölgecilik yapılmasına karşıyım. Bugüne kadar da hep karşı oldum ama ne yazık ki Yozgat siyaseti ilçelerinden başka yeri gözü görmeyen, merkezden önce ilçelerini kalkındırma anlayışıyla hareket eden milletvekilleri gördü...
Yozgat merkeziyle birlikte büyürse ancak ilçeleriyle birlikte kalkınır. Aksi halde bugüne kadar olduğu gibi, Yozgat bu çarpık büyüme stratejisi ile bir adım yol alamaz.
Ne yazık ki, şu ilçenin adayı listede var, şu ilçeninki yok mantığından hareketle Yozgat ve ilçelerinin arasına bugüne kadar nifak sokulmuş ve bölgecilik yapılmıştır.
Her ne kadar bölgeciliğe karşı olsam da Ak Parti listesindeki merkez adayı Yusuf Başer’in daha önceki seçimde son sıraya yazılmasını eleştirmiştim. Aynı gerekçe ile MHP ve CHP aday listelerini de eleştirmiştim.
Bugün siyasi partilerin aday listelerine baktığımda görüyorum ki, merkez adayları çoğunlukta ve bu merkez adayları tanınan, bilinen isimler.
Hal böyle olunca ben de umutlandım. Yaptıkları açıklamalardan yola çıkarak; merkez adaylarının bölgecilik yapmayıp, Yozgat milletvekili olacaklarına dair inancım biraz daha arttı.
Çünkü evveliyatında kendisini Yozgat’ın değil de ilçesinin milletvekili olarak gören ve merkezi unutup, Ankara’dan ilçesine gelip-giden siyasetçilerden Yozgat tam anlamıyla faydalanamamıştı.
Yozgat’a zaman ayırmak, memleketine gelmek noktasında, Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın, geçmişte ve günümüzdeki bazı Yozgat milletvekillerinden birkaç adım daha önde olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.
Umarım sonraki dönemde Ankara’da bizi temsil edecek olan vekiller Yozgat’tı bir bütün olarak görüp, ilçe, belde ayrımı yapmaksızın Yozgat için çalışırlar.
Merkez adayları bu bölgecilik anlayışını yıkabilirler.
Bu nedenle Yusuf Başer, Sibel Yıldım, Ethem Sedef, Ali Keven, Seyit Yücel ve Yusuf Mertoğlu’na büyük görev düşüyor.
Bu isimlere Ak Parti’nin milletvekili adayı İskender Minar’ı da ekleyebilirim. Çünkü Minar, daha önceki adaylık süreçlerinde olduğu gibi, bölgeciliğe karşı olduğunu, seçilmesi halinde Yozgat milletvekili olacağını her fırsatta vurguluyor.
Umarım bir sonraki dönemde, Yozgat tüm ilçeleriyle birlikte yatırım ve hizmetlerle ihya olur.
Bir Yozgatlı olarak, memleket için en büyük beklentim bu...

“Bizi çalıştırın…”

Özeleştiri yapalım, atasözünden yola çıkarak, çuvaldızı biraz da kendimize batıralım...
Yozgat’ın en büyük eksikliğinin vekilleri yeteri kadar kullanamamaktan geçtiğine inanıyorum. Biz vekillerimizi yeteri kadar yönlendirmiyoruz, yani onları çalıştıramıyoruz.
Mevcut vekillerle veya vekil adayları ile konuştuğumda genelde aynı şeyleri duyuyorum.
Hafta sonu gazetemizi ziyaret eden Yozgat Milletvekili Yusuf Başer ile de bunları konuştuk.
Başer, Yozgatlı bizi yönlendirsin, bizden istifade etsin, yani kısacası “Yozgatlı bizi çalıştırsın” dedi. Proje getirsinler, biz takip edelim, ilgilenmezsek bunun hesabını da bizlere sorsunlar diyor Başer…
Peki, projeyi kim götürecek?
Bürokrasi, sivil toplum kuruluşları ve iş dünyası…
Bürokratlar kurumları ile ilgili projeleri, sivil toplum kuruluşlarının başkanları, örgütlerine bağlı esnafın, sanayicinin menfaatlerine uygun projeleri, yatırımcılar da hayata geçirmek istedikleri projeleri hazırlayıp götürecekler milletvekillerine ve projelerine destek isteyecekler.
Vekillerden bürokrasiyi hızlandırmalarını isteyecekler. Yozgat için bir fazlasını isteyecekler.
Bunun zor olduğunu düşünmüyorum.
Zor diyenler küskündür!
Bürokrat vekile, sivil toplum kuruluşu başkanı bürokrata, yatırımcı memleketine küskün ise zor olur tabi ki…
Kişisel küskünlüklerden yıllarca çekti Yozgat.
Birbirini sevmeyen bürokratların, siyasetçilerin, başkanların faturasını hep biz ödedik.
Oturduğu koltukta proje üretmeyen, üretmediği gibi kurumunun çalışmalarına katkıda bulunmayan insanların ceremesini hep Yozgat çekti.
Umarım 25 Haziran’dan sonra, Yozgatlı kendilerini Ankara’da temsil edeceklerden, köyünden merkezine kadar, olması gerektiği kadar faydalanır.