Yozgat’ın meşhur bir türküsü vardır; “Sabahınan esen seher yelimi, benim gönlüm divane mi deli mi,” türkü böyle başlar “benim dert çekmeye dermanım mı var…” diye biter… Bu türküyü alıp, yaz saati uygulamasına uyarlarsak hiçte sırıtmaz. Bizim büro elemanlarından Ayşe hanım “Ne olacak bu uygulama, hep mi sürecek? Tasarruf için yapıyorlarsa hiçte tasarruf yok. Sabahın altısında kalkınca hemen hemen her odanın ışığını açıyoruz. Sabahta mıyız, gecede miyiz insan şaşırıyor…” Ayşe hanımın bu sözlerine katılmamak mümkün değildir, zira aynı sıkıntıyı hepimiz yaşamaktayız. Kendimi ele alacak olursak, mutfak, salon, antre ışık düğmelerine basılmakta, saat, 5.30’dan, 8.00’e kadar aralıksız lambalar yanmaktadır. Hani nerde kaldı tasarruf..?
Elektrik Mühendisleri Odasının çıkartmış olduğu rapora gelince, tüketim geçen yılın Kasım ayına göre, yüzde 6,5 artış göstermiş. 
2014’de 21 milyar kilowatt,
2015’de 21.3 milyar kilowatt saat,
2016’ya gelince, 22.7 milyar kilowatt saat,
Alın size Kasım aylarının dökümü… Burda nerde kaldı tasarruf diye sorulacak olursa, ne cevap verirler bilemiyorum?! “Biz yaptık oldu” derlerse mesele kalmaz..! Gecenin köründe, pardon sabahın köründe! okul yollarına düşen çocukların halini düşünebiliyor musunuz? Çocuklar evden ayrılırken annelerine öpücük gönderip, “iyi geceler mi, iyi sabahlar mı” diyorlar..? Sanmam iyi sabahlar diyeceklerini… Hani beylik bir söz vardır; “Zararın neresinden dönülürse kârdır.”