IŞİD!ın Kobani saldırısını bahane eden bölücü gruplar ülkemizi yangın yerine çevirdiler. Şehirleri yakıyorlar caddeleri savaş alanına çeviriyorlar dükkanları yağmalıyorlar ve tam anlamıyla hain bir saldırı gerçekleştirip insanımıza, mallarına zarar veriyorlar. Düşmanın yapmayacağı bir hainlik anlayışıyla karşı karşıyayız;  acımadan, müsamaha göstermeden yakıp yıkıyorlar. Bu denli hainleşen grupları ne yazık ki halen seyrediyor haklarında  yasal bir işlem yapamıyoruz..
Taş, sopa patlayıcı silah ne varsa kullanıp devletimizi ve insanımızı hedef tahtası haline getiren bu satılmış uşaklardan ne zaman hesap soracağız merak ediyoruz. Emniyet Müdürümüzü hedef alıyorlar yardımcısını şehit ediyorlar, polisimize,  jandarmamıza taş- sopa atarak düşmanlıklarını ve hainliklerini ilan ediyorlar…Biz halen bunlar bizim kardeşlerimizdir diyoruz. Bu nasıl kardeşliktir bu nasıl bir Müslümanlıktır?...
Bir sorumsuz siyasetçi kalkıyor sokağa dökülün diyor: Sonuç: dehşet verici bin 113 binayı yakmışlar, 212 si eğitim yuvası, 25 i Kaymakamlık, 57 si Emniyet binası, 25 i siyasi parti binası, müze- kütüphane, dükkan ve mağazalar acımasızca saldırıya uğruyor düşman mallarıymış gibi  yağmalanıyor. Ülkenin maddi kaybı trilyonlara ulaşıyor. Bu ne hainliktir böyle? Bu ne satılmışlıktır anlamak istiyoruz? Bu ülkenin insanına düşmanlığınızın sebebi nedir?
Turizmde zararımız  10 milyon TL yi geçmiş. Otellerdeki doluluk oranı yüzde seksenden yüzde ona düşmüş, rezervasyonlar iptal edilmiş.. Anladık hainliğiniz tescillendi de ekmeğini yediğiniz, suyunu içtiğiniz nimetinden istifade ettiğiniz bir ülkeye bu kadar hainliğiniz nedendir?
Kobaniye IŞİD’in saldırılarını bahane edip Türkiye Cumhuriyeti ile hesaplaşmanız  satılmışlığınızın bir belgesi midir? Suriye de yüz binlerce insan katledildi. Zalim Esed!in zulmüne neden seyirci kaldınız? Madem ki Kobaniyi savunacaktınız da oraya gidip şereflice savaşmak varken bu zulmün hıncını neden Türk insanından almaya kalkışıyorsunuz? Bu kepazelikleri anlamakta zorluk çekiyoruz.
Siyasi otoriteye gelince polisimizin ve jandarmamızın elini kolunu bağlayıp bu hainlere sokakları yıkın yakın demenin anlamı var mı? Yasal düzenlemeymiş çıkarın hemen. Taş atan, yakan yıkan ve yüzlerini kapatan bu hainleri, deşifre edin aynı gece inlerinden çıkarıp Türk adaletinin teslim edin. Savcılardan hakimlerden mi şikayetçisinin yürürlülük elinizde baş savcılara yetki verin, onları da Adalet Bakanımız takip etsin ve hainlerin hesabı bir bir sorulsun.
Daha fazla kan dökülmeden ülke yangın yerine dönmeden tedbirinizi alın diyoruz. Seyirci mi kalacağız bu hainliğe? Ülkemizin yakılmasına yıkılmasına seyirci kalmak da bir vebal sorumluluk gerektirir. Bu ülkede adalet varsa, hakimler varsa, anayasal güçler varsa bunlara seyirci kalınamaz. Sokağa çıkın diyen zevat 40 kişinin ölümünden ve Kahraman polislerimizin şehit edilmesinden sorumlu değil midir? Bunun hesabını kim soracak siyasetçi mi, adalet mi halk mI?
Ülkemizde iç savaş çığırtkanlığı yapan güçler var. Dış güçlerle bağlantılı çalışan bu satılmış uşaklar ne yazık ki meydana gelen olayları sevinçle takip ediyorlar. Bazı dış güçlerin parmağının olduğunu da çok iyi biliyoruz. Bu hain güçlerde tesbit edilmeli ve  sorumluları uyarılmalıdır. Kimin dost kimin düşman olduğunu da bilmek istiyoruz..Bizi arkadan hançerleyen şerefsizlerden hesap sorabilmek de siyasi bir irade gerektirir.
Son günlerde yaşanan olaylar Türk Milletini fazlasıyla üzmüştür. Millet hainlerin hesabının sorulduğu günü bekliyor. Yakacaksın, yıkacaksın yanına kar kalacak? Bu zulme rıza gösterilemez. Bu hainler inlerinden bir bir toplanıp Türk adaletinin karşınızda hesaba çekilmelidir. Bu cesareti ve bu kararlılığı Türk hükümetinden- siyasilerden bekliyoruz. Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti, Yaşasın Türk Milleti kahrolsun hainler- Kahrolsun milletin birlik ve beraberliği bozan bölücüler..