YOZGAT'ın ustaları, üreten  zanaatkârları vardı. Ürettikleriyle adından söz ettiren bu üreten esnaf, işletmeci sayesinde köylerden, beldelerden, ilçelerden, çevre illerden insanlar Yozgat'a gelip, ilin/şehrin ekonomisine, ticaretine katkı sağlıyordu. Artık yok ...
Üreten değil, tüketen bir toplum haline gelince/getirilince, ticari hayat, ekonomik yapı çöktü. Çökmeye de devam ediyor. Bu gidişata birilerinin değil elbirliği ile hepimizin 'dur' demesi gerekiyor. Sorumluluk alınarak, gerekli adımların atılması artık kaçınılmaz bir hal aldı. Bilesiniz...
Yozgat'ın ticari hayatındaki alışverişte para bir cepten çıkıyor, diğer cebe aktarılırken, bir bölümü eksiliyor. Üretim olmayınca sistem çok basit. Aracı kurum konumundasınız. Kendi ürününüz yok. Toptancıdan alıyorsunuz, satıyorsunuz. Belirli bir kar payını kendinize ayırıyorsunuz. Ancak, sattığınız ürünün yerine yenisini koyarken, toptancıya biraz daha fazla para ödemek durumunda kalıyorsunuz. Yani elde edilen fazla bir kazanç söz konusu değil. Yozgat'a dışarıdan fazla bir gelen olmadığı için aldığınız ve sattığınız da kendinizsiniz. Manav, marketten alışveriş yapıyor, market fırından, fırın kasaptan şeklinde döngü devam edip gidiyor. Kazanan var mı?..
Geçtiğimiz günlerde bir kez daha kapısını çaldığımız İsmail Kuranel, her yıl yeni bir üretim biçimi ile karşımıza çıkıyor. Bu yıl besi hayvanlarına doğada kaybolmaması için takılan çıngırak, çan ve tongurdak üretiyor. Hayvancılık sektörü yaylalardan, ahırlara, ağıllara sokulunca, fazla ihtiyaç olmadığından bu alanda zanaatkar kalmamış. Bunu fırsata çevirip, üretim yapıyor. Atık malzemeleri dönüştürüyor. Benzer üretimlerin artması gerekir. Yoksa değişen bir şey olmaz...