Bozok yaylamız bilisiniz ki yetiştirdiği ürünlerle Orta Anadolu'nun can damarlarından biridir. Öyle buğdaylar olur ki bu serin ve havadar yerde.. Az da verse diğer yerlere nazaran lezzeti zahmeti gibi bol olur... Umut bağlanan buğdaylar durumu kurtarmayınca garip çiftçimiz mercimekle, nohutla değerlendirir herklik alanlarını…. İki çocuğu olan da eker, 20 kişilik horantası olan da.. Zahmeti verdiğinden az olunca el umuru da üste biner ve yazıda, yabanda kalmasın diye Adıyaman'dan, Şanlıurfa'dan gelen yolmacılar kaldırır harmanlarımızı..
    Köy kenarlarındaki boşluk alanlara konaklar garip illerin garip insanları. Kimseyi rahatsız etmek istemezler. Kimi üniversitede okur, kimi lisede. Kimi evinin kışlık hazınını tecermek ister, kimi düğün çeyizlerini. Kimi çocuğunu okutmak ister, kimi ders kitaplarını alabilmek. Çoğu eğitimli ve erdemlidir bu garip amelelerin.
    Şahmuratlı köyünün Karaburun yol ayrımına konaklamışlar yolmacılar. Bizimde büyük bir tarlamızda mercimeklerimiz yetmiş, kurumak üzereydi ki, en az 15 kişiye ihtiyaç duyup bitiverdik  çadırlarında….  Kaçak çay ve sarma tütün ikram ettiler bize. Yanımıza güzel bir kız ve ağır başlı bir genç geldi. Konuşmaları ve davranışları donanımlı ve dengeliydi. Nerden geldiklerini, ne işle meşgul olduklarını sorduk. Güzel kız Gazi Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesinde okuduğunu, ağır başlı genç ise Erciyes Üniversitesi İşletme Fakültesinde okuduğunu söyledi. Yaptıkları işle ve edindikleri amaçlarıyla gurur duyuyorlardı. Allahım dedim, ülkemize hep böyle insanlar hizmet etsin. Çünkü bunlar kendileri gibi işsiz, parasız ve garip takımlarına daha iyi ve anlayışla bakacaklar, karşılık beklemeyeceklerdi. Yüzleri ve vizyonları o ifadeyi gösteriyordu.
    Günümüzde sabah kahvaltısında mangal yakan, çürük dişleri ve orantısız renklerdeki pahalı giysileriyle akranlarına tepeden bakmak isteyen yamuk tipli insanların azar dolu ifadelerine baş eğerek çalışmaları, verimsiz ve gereksiz insanların ekonomik imkanları ile onlardan her alanda üstün gözükmeleri bu yolmacı gençlerin hırslarından ve anlayışlarından hiçbir fire verdirmiyordu.
    Küçük ve bakımsız kardeşleri, hijyenik olmayan zor koşullarda enfeksiyon kaparak salgın hastalılarla boğuşurken, onlar günlerini boşa harcama lüksü olmadan sürekli çalışmak niyetinde sürdürüyorlardı.
    İşleri bitip, yatak yorgan yüklendikten sonra kamyon kasalarında yolculuk yapmak suretiyle uzak diyarlarına yeni umutlarla el sallayarak gidiyorlardı.  Belki bir yerde diş hekimidir o güzel kız... Belki bir bankada müfettişdir diğer delikanlı. Ama geçmişlerinden gurur duyacakları, hayatlarını insan sevgİsi ve saygısıyla süsleyecekleri o kadar belliydi ki. Ey!..  Bozok yaylasının yiğiit evlatları. Okumak ve öğrenmek saygın eğitim kurumlarının ayağımıza kadar gelmesiyle bizim için diğerlerine bakarak daha kolay olsa gerek….  Akademisyenler, eğitimciler, sağlıkçılar, askerler, teknokratlar ilimizdeki kurumlardan da yetişiyor. Çevremizin ve geleceğimizin farkında olarak tüm
İnsanlığa faydalı olacak hedeflere uzanalım. Örnek olsun, model olsun bu iki yolmacı genç bizlere. Yozgat yine Yozgatlının omuzlarında yücelsin okuyarak, severek..
Saygılarımla…