COVİT-19 salgını ile birlikte gıdanın, sağlıklı beslenmenin dolayısı ile tarımsal üretimin önemi de ortaya çıktı. Dünya bu konuda kafa yorup, tarımsal üretimin artırılması noktasında çalışmalar yaparken, bizdeki durum pek iç açıcı görünmüyor. Adımlar yeterli bulunmuyor.
Türkiye'nin önemli tarım bölgeleri arasında sıralanan Yozgat'ta bu yıl domates ve domates salçası öne çıkan ürün oldu. Bu da Covit-19 salgınıyla bağlantılı bir durum değil. Geçtiğimiz yıllarda hem domatesin hem de domates ve biberden yapılan salçaya olan talebin sonucu olarak, bu yıl üretim Yozgat'ta olduğu gibi yurt genelinde fazla.
Tarımsal üretimin artırılabilmesi için alınması gereken önlemler var. Bunun başında da girdi maliyetlerinin düşürülmesi geliyor. Domates üretimi fazla olmasına karşın, salçalık olarak adlandırılan sivri domatesin kilosu sadece yapılan kampanyalar süresince bir liraya inebildi. Daha aşağısı kurtarmıyor. Zira, girdi maliyetleri yüksek.
Devlet tarıma öteden beri bir şekilde destek veriyor. Ama bunun güncellenmesi gerektiğini herkes biliyor ve söylüyor. Tarım sektöründe üretim yapanların desteklenmesi, girdi maliyetlerinin düşürülüp, üreticiden tüketiciye ulaşabilecek bir pazarlama zincirinin oluşturulması gerekiyor. Ama bu konuda atılan herhangi bir adım yok. Ufukta da böyle bir adımın atılacağına yönelik işaret görünmüyor.
Yerel düzeyde baktığımızda Yozgat'ta tarımsal üretimin yeterli olduğunu söylemek mümkün değil. Bunun temelinde ise topraktan yetişen ürünün pazarlama gibi bir sorunu bulunuyor. Yani çiftçi üretmiş olsa bile satamıyor. Çünkü, üretileni işleyebilecek, pazarlayabilecek bir yapı Yozgat'ta bulunmuyor.