Türkiye'nin önemli tarım bölgeleri arasında sayılan Yozgat'ın gerçekte sektörden istediği payı almadığını hepimiz çok iyi biliyoruz. Bunun birden fazla nedeninin bulunduğunu da zaman içerisinde dile getirmeye çalışıyoruz. Türkiye Ziraat Odaları Birliği tarafından hazırlanan bir raporun sonuçlarına bakıldığında, Türkiye'de en fazla traktörün bulunduğu illerden birisinin de Yozgat'ın olması ilk bakışta sevindirici gibi görünüyor. Çünkü, tarım sektöründe traktörün önemi ve katkısı büyük. Tarım sektörünün her alanında ihtiyaç duyulan traktör sayısının fazlalığı, tarım alanlarının daha fazla üretimde kullanıldığını, daha ucuz maliyetle daha bol ve kaliteli ürünlerin elde edildiğini ortaya koymaktadır. Ancak, bu durum Yozgat için geçerli değildir. Yozgat Valiliği, Gıda, tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile bazı sektörel faaliyet gösteren kurum, kuruluşların hazırlamış oldukları veriler, Yozgat'ta tarım sektörünün önemli bir ivme kazanmadığını ortaya koymaktadır. Yozgat'ta bulunan traktör sayısının fazlalığına karşın, sektörde kullanılan tarımsal malzeme ekipmanın yetersiz düzeyde olduğu da bir gerçek. Bugün Kırsal Kalkınmayı destekleme birimleri tarafından tarım sektöründe gelişmiş teknolojinin kullanılması yönünde mali kaynak aktarmaktadır. Bu kaynaklardan yararlanabilmek için çiftçinin, mali gücü yerinde olanların proje hazırlayıp, sunmaları gerekiyor. Bu konuda yeteri düzeyde başvurunun olduğunu sanmıyorum. Tarım sektörünün önde gelen aletlerinden birisi olarak kabul edilen traktörün en fazla olduğu illerden birisi olan Yozgat'ta, ihtiyaç fazlası traktörün bulunduğunu biliyoruz. Bununla birlikte şehir içi taşımada kullanılmaları da bunu göstermektedir. Yozgat'ın kırsal kesiminde ''Gösterişe'' dayalı bir rekabet anlayışı yaygındır. O nedenle de, köyde hasmının traktör aldığını gören hemen bankaya müdürünün odasında soluğu alıyor, borçlanıp, kapısının önüne traktörü konuşlandırıyor. Aldığı traktörü kullanacağı bir karış tarım alanı dahi bulunmayanların bile kapılarında traktörlerin çürümeye bırakıldığını biliyor, görüyoruz. Hani derler ya, ''Ağlanacak halimize gülüyoruz!'' diye. Biz öyleyiz. Bugün gülüyoruz, etrafımıza sahte gülücükler dağıtıyoruz ama aslında ciğerimiz yanıyor, hem de cayır cayır. Yanan ciğerimizi, sulama amaçlı yapılan onlarca barajın, göletin suyu bile soğutmuyor. Çamlığın zirvesinde biriken karlar bile hayıretmiyor, yüreğimizdeki yangının söndürülmesine. O yüzden de küsüyoruz yakamıza, dönüp bakmıyoruz bile arkamıza. ''Böyle gelmiş böyle gider'' türküsünü mırıldanarak, gökten ne yağarsa, pardon; Ankara'dan ne hükmedilirse onu kabulleniyoruz. Yozgat'ın Türkiye'nin önemli tarım kentlerinden birisi olduğunu söylüyoruz. Peki, Yozgat'ta tarım sektörünün yapılanması da buna uygun mu?. Değil!... O halde herkesin kapısının önünde traktörün olması, çürümeye bırakılması da normal...