Sonraki ziyaret yerimiz değerli kardeşimiz Alim YAVUZ beyin müdürlüğünü yaptığı, huzurevi ve rehabilitasyon merkezi idi. Şehre hakim ve çok güzel bir manzarayı kucaklayacak şekilde gayet modern bir şekilde inşa edilmiş olan kurumun ev sahipleriyle buluşmamız, oldukça anlamlı idi.
Genellikle huzur evlerindeki yaşlıları üzgün ve yorgun görmeye alışkın olmamıza rağmen, buradaki yaşlıların oldukça mutlu ve keyifli olduklarını müşahede ettik. Öğle yemeğini kurumun çok güzel ve seyirlikli olan terasında yedik. Yaşlılarımızla sohbetler ettik, güldük, eğlendik. Bizlere saz ve türkü ziyafeti sundular.
Huzurevinden ayrılmamız hayli zor oldu. Ağladık, hislendik, duygulandık, düşüncelere daldık, dersler aldık. Sayın müdürümüzden bilgiler aldık. Müdürümüzün dünyalar tatlısı iki cici kızının özgüvenlerini, terbiyelerini, güzelliklerini ve yeteneklerini gözlerimizle gördük. Müdürümüzün orada kendi kitabı olan “Ardıç Türküsü” neden okuduğu, kendi mesleki tecrübelerinden topladığı ve yetiştirme yurtlarında kalan çocukları anlattığı “
“Bir tek ben seslendiğimde koşan
Sinesinde sadece
Benim kokumu saklayan
Elinde başka birisinin biberonu olmayan
Kalbindeki şefkati kadar sahici yorgunluklarını
Vardiya vardiya dolaştırmayan
 
Önlüksüz formasız
Kokusu hep aynı kalan
Öyle üç beş tane değil,
Tek bir annem olsun
Sadece benim olsun”
Diye biten şiirini dinleyenlerin hepsinin gözleri yaşardı.
Öğleden sonra ise, Akhisar Bi-kahve’de İlhan KORUCU, sevgili eşi, Alev YÜKSEL başta olmak üzere birçok yeni tanışacağımız dostumuzun ev sahipliği yaptığı farklı bir müzik, şiir, sohbet ve muhabbet meclisi bizi bekliyordu
Özellikle mekan sahibi kardeşimizin bizlere ikram ettiği üzeri badem kırıntıları ile süslenmiş “cilveli kahve”nin tadını ve güzelliğini unutmamız mümkün değil.
Bi-kahve’de akşam 18.00’e kadar süren şiir, müzik, tanışma, sohbet ve muhabbetten sonra ayrılık vakti geldi.
Yeni dostlarımız ve arkadaşlarımızla genişlettiğimiz portföyümüzün verdiği güvençle, yaşadığımız iki günlük muazzam neşe, eğlence ve mutluluğun yanında ayrılmanın verdiği hüzünle, en yakın bir zamanda tekrar buluşmak dileği ile vedalaştık.
Hayatımıza altın harflerle yazılan bu güzellikleri bizlere yaşatan başta sevgili kardeşim Mehmet Metin BAŞ ve sevgili eşleri olmak üzere katılan, katkı veren, paylaşan ve destek sunan herkese sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.
Tabi en büyük teşekkürümüz, SİMURG ATEŞİ’nin mimarı Samsun’dan değerli adaşım Sn. Süleyman ALTUNBAŞ ile, diğer üyelerimiz, Antalya’dan Sn. Şafaknur YALÇIN’a, Ankara’dan Gülay Özcan ALTINSOY’a, İzmir’den Birgül Sevil TEKİNAY’a, Nevşehir’den Sn. Ayşe PASLANMAZ’a, Kayseri’den Sn. Ali ÖZKANLI’ya, Yozgat’tan, Sn. Ahmet SARGIN’a, Tokat’tan Sn. Hasan AKAR’a, Gaziantep’ten Sn. Zikeriya EFİLOĞU’na ve tekrardan can kardeşim Manisa’dan Mehmet Metin BAŞ’a sonsuz şükranlarımı arz ediyorum…
Selam, sevgi ve dualarımla…   Allah’a emanet olunuz…
Yrd.Doç.Dr. Süleyman
COŞKUNER/ Antalya