Şehitlerimizin yüreğimizi dağladığı bir gerçek. Ateşin düştüğü ocaklar sönüyor, aileler perişan oluyor. Yaralanan gazilerin hayatı kabusa dönüşüyor.  Şehit aileleri ve gazi aileleri ile yapılan söyleşilere yürek dayanmıyor.
Anadolu şehitler diyarı, bu ülkede bin değil yüz binlerce şehit yatıyor. Asıl toprağın sahipleri onlar. Biz onların kutsal mirasında huzur içinde yaşayan emanetçilerimiz.
Tarih sayfalarını çevirdiğimizde tarihin dile gelip, şehit kanlarıyla sulanan Anadolu’yu nasıl kazandığımızı anlatacaktır. Kahramanlar ve şehitler diyarı olan bu toprakların kolay kazanılmadığını biliyoruz. Tabii ki koruması da kolay olmayacaktır.
Kutsal bir hazine olan, bir çok devlete ve medeniyetlere başkentlik yapmış olan Anadolu’nun kazanımı tesadüfi olmamıştır. Hafızalarımızdaki en son olay Çanakkale, Kurtuluş Savaşı ve Sarıkamış destanlarıdır. Kahramanlıkları destanlara dökülmüş olan bu şanlı Millet hiçbir zaman hainlere boyun eğmemiş, eğmeyecektir de.
Ama gönül mahzun, gönül kırgın, gönül yorgun. Pasif siyasetçilerin, dönek adamların, satılmış uşakların ve yanlış politikaların kurbanı olan bu ülkenin insanlarına üzülüyoruz. Acaba çocuklarımız beceriksiz yöneticilerin ya da ihanet tezgahı içinde yer alan hainlerin tuzaklarına mı kurban ediliyor diye üzülüyoruz. Tedbir mi alınmıyor, gaflet içinde miyiz, ihanet mi var, beceriksizlikler mi söz konusu bunu sorgulamak istiyoruz. 
Tamam “Vatan sağ olsun” canımız malımız vatana kurban olsun. Genci, ihtiyarı, kadını-kızı bu şanlı milletin çocukları olarak gözünü kırpmadan vatan için ölmeye hazırız. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Biz şehit Mehmetçiklerin kanları üzerinde yaşıyoruz. Onun da bilincindeyiz. Bu çocuklar bizim için can veriyorlar, biz de onların şehit kanlarına kurbanız, yüreğimiz yanıyor, kanları yüreğimize damlıyor. Ama bu kahraman evlatlarımız, hainlerin ihanetine ya da gafillerin gafletine kurban gitmesinler istiyoruz. Her zaman ifade ettiğimiz gibi vatana ihanetin cezası “ölüm-idam” olmalıdır. Üç-buçuk hain gözümüzün içine baka baka bizi tehdit ediyor. Gidip dağdaki eşkıyanın sırtını sıvazlıyor. Burası yol geçen hanı mıdır? Milletvekilinin hiç mi sorumluluğu yoktur? Bunun adı dokunulmazlık olamaz, bunun adı vatana ihanettir. 
Kürt kardeşlerimizi bu hainlerden ayırıyoruz. Kürtler tarih boyunca iç içe yaşadığımız, aslı Türk boylarından olan canciğer kardeşlerimizdir. Hainlerin Kürtleri istismar etmesine müsaade edemeyiz. Doğu ile ilgili politikalarımızı yeniden gözden geçirmek zorundayız. Türkiye’nin her yerinde Kürt kardeşlerimiz hizmette bulunuyorlar onlarla bir sorunumuz yoktur. Sorunumuz Türkiye’yi bölmek isteyen hain güçlerledir. 
Şehitlik yüce bir mertebedir, onu da biliyoruz, her insana nasip olmaz. Müslüman Türk Milleti’nin idealinde vatan için çalışmak, namusunu, şerefini korumak ve bu uğurda şehit olmak vardır. Şehadet ölümlerin en yüce mertebesidir. 
Bu duygularla şunu ifade etmek isteriz. Terör konusunda ciddi adımlar atılmalıdır. Teröre karışan hainler mutlaka cezalandırılmalıdır. İhanete, ihmale, gaflete göz yumulmamalıdır. İşbirlikçiler, muhbirler, satılmış uşaklar, hainler varsa, terörle birlikte bunların da başı ezilmelidir. Vatan savunmasında gafletin, ihanetin, beceriksizliğin, yeri olamaz. Cennet vatana ve kahraman evlatlarımıza sahip çıkalım…